------

İbretlik Kazalar

Gıda A.Ş. Belgeseli

Kudret Narının Mucizevi Faydaları

İşte size mucize bir bitki daha. Asırlardır başta mide hastalıklarının tedavisinde kullanılan Kudret narının birbirinden önemli birçok faydası var.



Parçalı yapraklı, tırmanıcı, otsu, bir yıllık bir bitki olan Kudret narının meyvesi olgunlaşınca, birbirinden ayrılır. Sarı çiçekler açar, turuncu-sarı renkli meyveler verir. Anavatanı Hindistan’dır.

Kudret narı ile ilgili son araştırmalardan biri New York Üniversitesi tarafından yapıldı. Araştırmada uzun yıllar boyunca gastrit ve ülserin tedavisinde kullanılan kudret narında HIV virüsünün çoğalmasını engelleyen bir protein keşfedildi. Kudret narının diğer mucizevi faydaları şöyle:

Antibiyotik etkisi var

Kudret narının antibiyotik etkisi bulunuyor. İçeriğinde bulunan Lutein ve lycopene tümörün büyümesini engeller.

Ülsere iyi gelir

Mide ülserini tedavi eder.

Egzamayı iyileştirir

Egzama, sedef ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır.

Yaraları iyileştirir

Yaraların çabuk iyileşmesinde ve çabuk kapanmasında etkilidir.

Karaciğerin dostudur

Karaciğeri destekler.

Kan şekerini kontrolde tutar

Mide problemleri ve kan şekerinin kontrolü için yaygın olarak kullanılır.

Bağırsakları çalıştırır

Bağırsak tembelliğini giderir.

Hücreleri yeniler

Hücreleri yeniler.

Kabızlığı giderir

Ülser, gastrit, kolit ve kabızlık gibi sorunlara karşı kullanılır. 40 gün süreyle kür yapılması önerilir.

Şeker hastalığına karşı iyi gelir

Şeker hastalığına karşı iyi gelir. Kudret narından yapılan ekstrenin şeker hastalığına olumlu etkiler yaptığı tespit edildi. Araştırmaya göre Kudret narının içinde bulunan dört madde şekeri düzenliyor.

Nasıl kullanılır?

Taze kudret narı meyvesi olgunlaşınca ezilir ve balla karıştırılıp kullanılabilir. Sabahları aç karnına yenilir. Bu şekilde 41 gün kullanılır. Kudret narı bitkisinin kullanılan kısmı meyveleridir. Çekirdekleri zehirli olabileceğinden çekirdeklerinden temizlenerek kullanılması gerekir.

Zeytinyağı ile de hazırlanır

Kudret narı meyvesi zeytinyağı ile karıştırılarak da hazırlanabilir. Kullanıma hazır şekliyle, doğal ürün satan yerlerden temin edebilirsiniz.

Sabah akşam bir tatlı kaşığı

Sabah ve akşam yemek öncesi bir tatlı kaşığı alınır. 41 günlük kür olarak kullanılır.

Fizik Kanunlarını da Alt Üst Etti

Geçtiğimiz Mart ayında patlayan İzlanda'daki Eyjafjallajokull yanardağının sadece Avrupa'daki hava trafiğini felç etmediği aynı zamanda fizik kanunlarını da alt üst ettiği ortaya çıktı.



Alman araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırmaya göre patlamadan sonra havaya saçılan partiküller fizik kanunlarına ters bir şekilde hareket etmiş.

Sofppedia.com isimli sitenin haberine göre uzun süreden beri volkanik patlamadan sonra yaşananları analiz etmekle uğraşan bir grup Alman bilim adamı, patlamadan sonra partiküllerin fizik kanunlarına göre gidebileceklerinden çok daha uzak noktalara ulaştığını açıkladı. Ünlü Leibzig Üniversitesi'nin Fizik Araştırma Enstitüsünde görev yapan bilim adamları küllerin Grönland'a kadar ulaştığını ifade ediyor.

Grönlad'ın İzlanda'dan yaklaşık olarak 2400 km uzakta olduğunun altını çizen araştırmacılar, bilinen fizik kanunlarına göre küllerin o kadar uzağa gitmesinin imkansız olduğunu ifade ediyor. Volkandan yükselen partiküllerin yarı çaplarının yaklaşık olarak 10 mikrometre olduğunu ifade eden araştırmacılar söz konusu hacim ve ağırlıklarıyla 2400 km boyunca havada kalmalarının imkansız olduğunu ifade etti. Hesaplamalara göre kül bulutlarının en fazla 800 kilometre uzağa gitmesi gerekiyordu.

Söz konusu araştırma iklim değişikliğiyle mücadelede oldukça önemli olduğu ifade ediliyor. Birçok bilim adamı hava partiküllerinin hareket kabiliyetlerinin hesaplanmasıyla iklim değişikliğiyle mücadelede kullanılacak ileriteknolojiyöntemlerinin önünün açılacağına inanıyor.

ABD Askeriydi Taliban Oldu



Haziran 2009’da Afganistan’daki Amerikan üssünden ayrılarak kayıplara karışan ve kaçırıldığı sanılan ABD askerinin Taliban saflarına katıldığı ortaya çıktı.

Taliban tarafından yapılan ve Afgan istihbaratı tarafından da doğrulanan açıklamaya göre Bergdahl, Taliban saflarına geçmesinin ardından Müslüman oldu ve şimdi de Taliban direnişçilerine bomba yapımı, adam kaçırma gibi eğitimler veriyor.

Amerikan askerinin Idaho’daki ailesi de şok içinde.

Oğullarının Taliban elinden kurtarılması için aylardır Beyaz Saray ve Pentagon nezdinde girişimlerde bulunan aile, er rütbesine sahip askerin Taliban’a katıldığına inanmayı da reddediyor.

Hekimlerin Motivasyonu Para ve Ticarete Yönelmiş

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu, ''Bugün ne yazık ki, para ve ticaret üzerine kurulmuş bir sağlık hizmeti içindeyiz'' dedi.



Bilaloğlu, sağlık sektöründe çalışan ile hasta arasında doğru ilişki kurulması gerektiğine de işaret ederek, şunları kaydetti:

''Bugün ne yazık ki, para ve ticaret üzerine kurulmuş bir sağlık hizmeti içindeyiz. Hekimlerin motivasyonu buna yönlendirilmiş durumda. Sağlık hizmetinin kalitesini insanlar artık tartışır durumdalar. Gözlerine takılan lenslerden, yapılan ameliyatın ne nitelikte olduğuna kadar tartışır durumdalar. Bunlar hekim olarak hiç arzu etmediğimiz durumlar. Biz, 'hekim hastanın sağlığını düşünerek bütün işlemleri yapar' diyoruz. Ama ne yazık ki, verdiğimiz hizmeti belirleyen çalışma koşullarından malzemeye kadar hepsi etkiliyor bunu. O nedenle piyasa koşullarındaki sağlık hizmetinin, hem sağlık hizmetini sunanlar, hem de alanlar için yararlı olmadığını düşünüyoruz.''

Mihrimah Sultan'ın Şifresi Çözüldü

Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1999'da meydana gelen Marmara Depremi'nde çökme tehlikesi geçiren Edirnekapı Mihrimah Sultan Camisi'ni Mimar Sinan'ın şifrelerini çözerek kurtardı.



Mimar Sinan'ın, temelinin yeraltı sularından olumsuz etkilenmemesi için yaptırdığı kuyuların kapatılmasının caminin sonunu hazırladığı ortaya çıktı. Restorasyon ve onarımla sağlamlaştırılan camide, 450 yıl önceki döneme dönüş yapıldı.

SIR, KUYULARDA

Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, Mihrimah Sultan Camisi'nin görkemli günlerine geri döndüğünü söyledi. 15 gün içerisinde caminin açılacağını açıklayan Beyazıt, restorasyon ve onarım çalışmalarında tam bir 'geçmişe bir yolculuk' yapılarak, mühendislik örneği sergilendiğini anlattı.

Mimar Sinan, 450 yıl önce camiyi inşa ederken, temellerin yeraltı sularından etkilenmemesi için kuyu kazdırıyor. Mimarlık dehası Sinan, yüksek kotta yapılan cami temellerinin ve zemininin sağlam kalabilmesi için bir miktar su ile temas etmesi gerektiğini düşünüyor. Bu sağlamak amacıyla da kuyuları yaptırıyor. Hayati önem taşıyan kuyuların ne kadar vazgeçilmez olduğunun anlaşılamaması caminin sonunu hazırlıyor. Zamanla şehir şebeke suyu da gerekçe oluşturdu ve kuyular kapatıldı. Caminin temellerinin arası bu nedenle balçıkla doldu. Restorasyon kapsamında, etrafındaki çelikten koruyucu dayanaklar kaldırıldı. Toplam 97 güçlendirme kuyusu açılarak, cami zemini stabil hale getirildi ve kayma engellendi. Cami bohçalanma yöntemiyle tamamen çevrildi ve temel sağlam duruma alındı. Mihrimah Sultan Camisi'nin 18 metre altından geçilerek, güçlendirme kuyuları birbirleriyle bağlı hale getirildi. Yetkililer, tarihi eserin gençlik dönemine döndüğünü söyledi.

TARİHÇESİ

Cami, Osmanlı mimarisinin klasik dönemi olarak adlandırılan 16. yüzyılda inşa edilmiş bir vakıf eseri. Dönemin üç padişahına mimarbaşılık yapmış olan ünlü mimar, Mimar Sinan tarafından yapıldı. Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan adına inşa edildi. 1562-1565 arasında inşa edilen caminin vakfiyesine göre, cami civarında 63 dükkânlı bir çarşı, bir ev ve bir bakkal bulunuyor.

Arap Dünyasının En Çok Reyting Alan Dizisi



Her sene Ramazan ayı girdiğinde Arap medyasında tartışma konusu olan bir dizi mutlaka oluyor. Bu sene, kültürel ve dini anlamda bu yeri Qa’qa bin Amr et-Temimi dizisi dolduruyor. Birçok sahabe rolünün canlandırıldığı bu dizi, dizi dünyasında önemli bir adım olarak görülüyor. Eleştirmenlerin kimileri dizinin senaryosunu İslami bulurken kimileri ise kesinlikle milliyetçi duyguların ağır bastığı görüşünde.

"İslamtoday ve Timeturk" siteleri, dizinin genel danışmanı Dr. Ali Sallabi ile yaptığı röportaj sayesinde dizi hakkında kültür camiası tarafından sorulan bir çok soruya cevaplar vermeye çalıştık. (Dr. Ali Sallabi'nin Ravza yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırılmış birçok tarihi eseri bulunuyor.)

Son zamanların ses getiren dizisi Qa’qa bin Amr… Dr. Ali Sallabi’nin bu diziyle ne alakası var?

Aslında ben tarihi, fikri ve kültürel anlamda senaryoya danışmanlık yapan ekipteydim. Yönetmen ve yapımcı şirket ile bağlantılı olan ise dizinin danışmanı Faysal bin Casim. Ben olayın tarihi boyutuyla ilgiliyim. Büyük ölçüde İslami, doğru bir bakış açısı yakalamaya, gerçeğe en yakın haliyle sizlere sunmaya çalıştık. Bu konuda arkadaşlarla yardımlaştık. Ve senaryo tamamlandı. Daha sonra bazı alimlere değerlendirme yapmaları için gönderildi. Başta tarih profesörü Ekrem Ziya el-Umeri olmak üzere Selman el-Avde, Dr. Yusuf el-Karadavi, Dr. Ahmed er-Reysuni. Ben tarihi bakış açısı ve olayın fikri yönünde katıldım. Özellikle kitaplarım bu dizinin ana kaynaklarından birini oluşturuyor.

Qa’qa bin Amr’ı(ra)seçmenizin sebebi nedir? Mesela, niçin halifelerden biri seçilmedi?

Bir kere Hz. Qa’qa’nın diğer büyük komutanlardan aşağı kalır yanı yok. Önemli bir özelliği peygamber efendimizin, Hz. Ebu Bekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Osman’ın, Hz. Ali ve oğlu Hasan’ın zamanlarında yaşamış olmasıdır. Kadisiyye, Yermuk gibi savaşlara da katılmıştır. Hz. Ali ile beraber Cemel Vaka’sında da bulunmuştur. Bariz bir şahsiyet, yapılan fetihlerin büyük ve önemli komutanlarından biri, Halid bin Velid’in sıfatlarını taşıyor. Her ne kadar fazilet olarak baktığımızda Hz. Sa’d’ın ondan daha üstün olsa da, bir savaşçı olarak Hz. Sa’d’ın sıfatlarını taşıyor. Hz. Qa’qa’ın şahsiyetine baktığımızda fedailik, cesaret, askeri donanım, İslam akidesine bağlılık ve çok önemli bir özellik olan cüretkârlık görüyoruz. Merkezi bir şahsiyet. Savaş yeteneği ile dikkate değer bir şahsiyet. Bu da tarihi dizilere aksiyon katıyor. Tabii bu projeler sadece Hz. Qa’qa ile sınırlı değil, ilerleyen zamanlarda Halid bin Velid, Sa’d bin Ebi vakkas ve İslam halifelerinin hayatları da çekilecek Allah’ın izniyle.

Bu tarz tarihi diziler için belli bir plan var mı?

Her zaman bu alanla alakadar insanlarla görüşüyoruz, dizilerin devam etmesi için. Tarihi dizilerle ilgilenen insanlarla, yönetmenlerle, medya şirketleri veya kanallarla bağlantısı olan herkesle. Ve inşallah önümüzdeki dönemlerde dinimizi, medeniyetimizi, tarihimizi doğru bir bakış açısıyla ele alan, İslam’ı temsil eden, kültürel ve fikri olarak temiz, bu ümmetin medeniyet yönünü ortaya koyan, bu ümmetin eseri olan prensipleri ve değerlerin önemini vurgulayan evrensel çalışmalar yapmak istiyoruz. Çünkü bildiğiniz gibi bu tarihi diziler artık insanların tarihi bilgiler edindikleri önemli eğitim araçlarından. Bu yüzden en ince eleyip sık dokuyor, nezih fikirler sunmaya gayret ediyoruz. Senaryoları uzmanlar ve âlimlerden oluşan bir ekip kontrol ediyor. Bu harika bir şey. Gelecekte, bizi tanımaları için diğer milletlere, halklara sunulabilir, hatta Allah’a ve dinine davet aracı olabilir.

Ali Bey, sahabe rollerinin canlandırılması ve dizinin çekimi konusunda fıkhî bir sıkıntı doğacağından kaygılanmıyor musunuz?

Sahabe rollerinin oynanması çok eski bir mesele. Uzun süredir tartışılıyor. Fakat ictihadî bir konu. Maslahata bakılmalı, kurallar gözetilip gözetilmiyor mu bakılmalı, gerek tarihi gerek şer’i kurallar. Fakihler ve ulemadan oluşan bir grup da bu işin içindeydi ve Allah’a davet araçlarında biri olması hasebiyle bu tarz tarihi dizilerin desteklenmesi yönünde fetva verdiler. Ama tabii peygamber efendimiz(sav) ve eşleri istisna. Fakat halifelerin rollerinin canlandırılmasında, menfaatler göz önünde bulundurularak, bir mahzur yoktur. Özellikle eğer senaryo tarihi ve şer’i bir süzgeçten geçtiyse, uzmanların danışmanlığında yazılıyorsa.

Hz. Qa’qa’nın şahsiyetinin işlenmesi Ehli sünnet ile Şia arasında bir tartışma çıkarabilir mi?

Hayır, dizi hiçbir tartışmaya yol açmayacak kadar uzaktır grup çatışmalarından. Zaten o zamanlar Şia ve Ehli sünnet arasında bir anlaşmazlık da yoktu. Dizi sakin bir şekilde gösterime girdi. Tarihi gerçeklere ve İslami perspektife de uygun. Bu tarz iddiaların ve yalanların aslı yoktur. Meyve veren ağaç taşlanır. İşimizi beğenmeyenler tepkilerini böyle şeyler yayarak koyuyorlar. Gayet doğal.

Bazıları Qa’qa’nın hayali bir şahsiyet olduğunu düşünüyor. Ne diyorsunuz?

Anlamıyorum... İbn-i Kesir, Taberi, İbn-i Abdi’l-Berr gibi Hz. Qa’qa’nın fetihlerinden ve yaptıklarından bahseden büyük İslam alimlerinden daha mı iyi biliyorlar?! İtibar edilen hiçbir âlim böyle bir şey söylememiştir.

Ali Bey, Hz. Qa’qa’yı seçmenizin İslami olmasından ziyade milliyetçi bir sebebi olabilir mi?

Konu zaten kendisini ortaya koyuyor. İslam kültürünü, halifeleri sahneye koyuyor. Her ne kadar dizi, tarihi gerçeklerin isbatı, nezih bir fikir sunma, prensip ve değerlere yoğunlaşma gayreti içinde, her türlü ırkçı ya da dini tartışmadan uzak, İslam’ın ruhunu sunmaya çalışsa da Halifelerin dönemi birçok konu ve değerde örnek alınması gereken bir dönemdir. Peygamber efendimiz (sav) diyor ki: “Size sünnetimi ve doğruya götüren Râşid Halifelerin yolunu, sünnetini tavsiye ederim Ona azı dişlerinizle ısırırcasına sarılın!”

Dizinin yayınlanmasının üzerinden günler geçti. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Tepkiler çok olumlu. Bazıları özel olarak gelip bana dizinin fikri, kültürel, tarihi bakımdan Çağrı filminden daha yararlı olduğunu söyledi. Diğerleri, bazı kitaplarda bulunan yalan rivayetlerin, yanlış algıların düzeltildiğini, başkaları ise, özel ve öne çıkan bir proje olduğunu söylediler. Açıkçası biri, dizinin Mısır’da tarihi diziler içinde izlenme oranı en yüksek dizi olduğunu söyledi. Yine bazı dindarlar ailece izlenebilecek bir dizi olduğunu söylediler. Her kim bu projede çalışıyorsa Allah çabalarını gayretlerini kabul etsin.