------

1001 Orientalist Art Paintings



VARIOUS SIZES | JPEG | 1001 FILES | 600 MB | RAR

http://www.megaupload.com/?d=M3JQZA11
http://www.megaupload.com/?d=H3VC0MHB
http://www.megaupload.com/?d=FORNQNOS
http://www.megaupload.com/?d=TR9E1FSG
http://www.megaupload.com/?d=IOY3L7H5
http://www.megaupload.com/?d=E5NAPV6R

3 Boyutlu Kabe Animasyonu

Naat

Hazreti Nuh ve Tufan



http://rapidshare.com/files/338250802/NUH_AS.part4.rar
http://rapidshare.com/files/338251147/NUH_AS.part1.rar
http://rapidshare.com/files/338251155/NUH_AS.part3.rar
http://rapidshare.com/files/338251199/NUH_AS.part2.rar

Çıtalar ve Antilop'un İnanılmaz İlişkisi







Doğadaki mucizevi anlardan biri İngiliz fotoğrafçı Michael Denis Huot’un objektifine böyle yansıdı. Kenya’da 18 aylık üç çita, yavru bir geyiği yemek yerine onunla oynadı.

Kenya Masai Mara'da bu ilginç görüntüyü yakalayan fotoğrafçı Michel Denis-Huot, "Üç tane vahşi çita, yanlarında da ağızlarına layık bir antilop. Ama onlar antilopu yemiyor, onunla oynamayı tercih ediyor. Hakikaten hayatımda gördüğüm en ilginç sahnelerden biri." diye konuşuyor.

Hurma Hakkında Bilinmeyenler



● Hurma betakaroten açısından çok zengindir. Betakarotenin hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önleyici özelliği vardır.
● Hurmada potasyum miktarı bol olduğu için çocuğun gelişmesini ve hasta olmamasını sağlar.
● Hurmanın hazmedilmesi muz gibi zor olmamakla beraber, fosfor açısından zengin olduğu için kısırlık tedavisinde ilahi bir ilaçtır.
● Hurma cevizli ve bademli yenirse başka bir şeyi aratmayacak şekilde doyurur ve çok kuvvetli bir gıda olur.
● Eski Arapların ve bugünde halâ bedevilerin esas gıdaları hurmadır. Sağlıklarından hiçbir şikayetleri yoktur. Hastanenin yolunu bilmezler.
● Hurma yetişen ülkelerde kanser hastalığı ve kalp rahatsızlığı görülmemektedir.
● Dünyada mevcut olan tüm meyvelerin vitamin ve kalorileri hurmada mevcuttur.
● Kalp ve damar hastalıklarından korunmada etkili rol oynadığı kanıtlanmıştır.
● Kansere karşı koruyucu olduğu kanıtlanmıştır.
● Boğaz ağrısını kestiği kanıtlanmıştır.
● Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığını giderir.
● Kalp dostu olarak bilinen elmada daha çok bakır ve çinko bulunurken, hurmada sodyum, postasyum magnezyum kalsiyum ve demirin 2 kat daha fazla olduğu ve düzenli olarak tüketildiğinde ise kalp ve damar açıcı özelliği kanıtlanmıştır.
● Hurma bedeni ve zihin gelişimini sağlar.
● Protein içerir.
● Protein, yağ ve karbonhidrat ( üçü birarada ) içeren tek meyvedir.
● Vücudun yaşlanma belirtilerini azaltır.
● Hurma, cildi besler, hamilelik ve güneş lekelerini yok eder.
● İçerdiği demir sayesinde kansızlığı iyi gelir.
● B1, B2 vitaminlerinin birarada bulunmasından dolayı karaciğeri kuvvetlendirir.
● İçerdiği bol fosfor ve kalsiyum ile kemik hastalarına karşı koruyucu özellik taşır.
● Hurma çekirdeğinden öğütülmüş bir fincan kahve; zihin açıcı, dinlendirici bir
etki gösterir.
● Asabilik, sinir bozukluluğu ve strese iyi gelir. Stresli ve gergin yaşantısı olanlara sabah, öğlen ve akşam saatlerinde üçer adet hurma yemesi son zamanlarda tıp adamlarınca tavsiye edilir.
● Şeker oranını ayarlayan tek meyvedir.
● İçerdiği demir sayesinde Anemi hastalığını kaldırdığı tıbben ispatlanmıştır.
● Damar sertliği ve kolestrole karşı koruyucu görevi yapar ve şişmanlama tehlikesine yol açmaz.
● Vücudun ihtiyaçlarına engel olmaz.
● Üzerinde mikrop barındırmayan tek meyvedir.
● Baş ağrısı ve iltihaba karşı etkilidir.
● Vücuda enerji ve kuvvet verir.
● Cinsel gücü arttırır.
● Kansızlığı azaltır.
● Hamile ve yeni doğum yapmış olanlara kendilerini toparlamalarına yardımcı olur. Ayrıca anne sütünü arttırır.
● Sindirimi kolaylaştırır, kabızlığa iyi gelir.
● Kuru hurmanın kalori değeri daha fazladır.
● 100gr. hurmada ortalama 260 kalori vardır. Bu değer kayısıda ve şeftalide 52, muzda 97 ve portakalda 48 dir.


Dünyanın İlk Ansiklopedisi Türkiye'de Çıktı

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Çöğenli, ilk ansiklopedinin 1690'da Paris'te yayınlandığının bilindiğini ancak daha eski tarihlerde yazılan ansiklopedinin ellerinde olduğunu söyledi.



Çöğenli, "Müellifimiz miladi 1415'de doğmuş 1501'de vefat etmiştir. Bu ansiklopedimiz 62 cilttir. Her bir cildi 200 varaktır, yani 400 sayfadır." dedi.

Atatürk Üniversitesi Mavi Salon'da 'Müftü-Müderris Sakıp Danışman'ı anma toplantısı düzenlendi.

Çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencinin katıldığı toplantıda konuşan Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, Erzurum'un tarihi açıdan önemli bir kültür kavşağında olduğunu dile getirdi.

Erzurum'un tarih boyunca yolcuların, tüccarların, orduların geçtiği, kültürün konaklandığı bir yer olduğunu belirten Koçak, üniversite olarak kültürel değerleri tanıtmak ve anmak amacıyla bu etkinliği düzenlediklerini kaydetti.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler de Erzurum'un bir tarih ve kültür şehri olduğunu, önemli ilim insanları yetiştirdiğini ifade ederek, bunlardan birinin de Sakıp Danışman Efendi olduğunu açıkladı.

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu ise müftü -müderris isimlerine dikkat çekti.

Müderrisin günümüzde profesöre denk geldiğini hatırlatan Müftüoğlu, "Bu iki ismin kullanılması çok önemlidir. Müderris profesör demektir bugünkü anlamıyla. Merhum Müftü-Müderris Sakıp Danışman Efendi, insan yetiştirmeye kendisini hasr etmiştir. Hakkında yazılan eserlere baktığınızda Sakıp Efendi ilmiyle amil, mükemmel bir alimdi. İşi karşılıksız okutmaktı. Biz az veya çok o nesle kavuştuk." diye konuştu.

Arap Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Çöğenli de Erzurum'un yetiştirdiği şeyhülislamlara ve bunların kütüphanesine değindi.

Erzurumluların muazzam kütüphaneler vakfettiklerini dile getiren Çöğenli, Erzurum'un ilk yetiştirdiği Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin kütüphanesinde şu ana kadar hiç bilinmeyen bir ansiklopedi bulunduğunu vurguladı.

İlk ansiklopedinin Paris'te 1690 yılında yayınlandığına dair bilgiler bulunduğu hatırlatan Çöğenli, Feyzullah Efendi'nin kütüphanesinde bulunan ansiklopedinin daha eski dönemlere ait olduğunu açıkladı.

Ansiklopedinin tarih ve muhteva bakımından dünyada tek olduğunun altını çizen Çöğenli, ansiklopedinin dünyaca bilinmediğini ve yetkililerden neşredilmesi için devreye girmesi gerektiğini kaydetti.

Çöğenli ansiklopediyle ilgili şunları söyledi: "Müellifimiz miladi 1415'te doğmuş 1501'de vefat etmiştir. Bu ansiklopedimiz 60 cilttir. Bir kişi yazmıştır. Kaf harfine kadar gelmiştir, bitirememiş ve vefat etmiştir. Her bir cildi 200 varaktır, yani günümüzde 400 sayfadır. Bu kitabı, 62 cildi doktora ve yüksek lisans talebeleriyle neşre kalksak 180 sene lazım. İnternete girildiğinde bu ansiklopediden bahsedilmiyor. 1690 yılındaki yazılan ansiklopediden bahsedilir. Bizim neşrettiğimiz İSAM'ın ansiklopedisinde de bu kitabın adı yok. Dünyanın haberdar olmadığı bu 62 ciltlik kitabımızın en azından ofseti yapılıp, 100 nüsha çoğaltılmak suretiyle hem Arap hem dünya alemine faydalanması için neşredilmesi gerekir. Burada yetkililerin devreye girmesi gerekiyor."

Programda Sakıp Danışman'ın talebelerinden eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ile Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selami Bakırcı da konuştu.

Detoks Sadece Beslenmeyle Olmuyor



Prof. Dr. Yorulmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlıksız besinler, temiz olmayan sular, zararlı alışkanlıklar, hava kirliliği, ilaçlar, salon bitkileri ve diğer birçok yolla hür gün vücuda zararlı maddeler alındığını belirtti.

Kozmetik ürünler, elektrikli ve elektronik cihazların yanı sıra stres ve kötü beslenmenin vücudu hassaslaştırdığını, bedenin de faaliyetleri sırasında zararlı maddeler ürettiğini vurgulayan Prof. Dr. Yorulmaz, şöyle devam etti:

''Vücudumuz sağlıklı durumunu sürdürmek amacıyla ölünceye kadar karşılaştığımız ve bizi içten ya da dıştan etkileyebilecek zararlı maddelere karşı kendisini korumaya çalışır. Yani detoks vücudumuzun normalde de yürütmekte olduğu bir görevidir. Sağlıklı bir vücut karşılaştığı tüm zararlı maddeleri, olumsuz sonuçlara yol açmadan soluk verme, ter, idrar, dışkı, öksürük, aksırık gibi yollarla dışarı atarak kendisini korumaya çalışır. Bu konuda en ağır görev karaciğerimize ait olup, vücuda giren bu zararlı maddelerin yüzde 80 kadarını zararsız hale getirerek, birikmesine fırsat vermeden dışarı atılmaya hazır hale getirir.

Karaciğere yardımcı olmak üzere deri, akciğerler, böbrekler ve bağırsaklar da zararlı maddelerin atılmasını sağlayan organlarımızdır. Eğer bu organlarımızın çalışmasında bir sorun olur ya da bu organların baş edebileceğinden daha fazla zararlı madde vücudumuza girecek olursa, karaciğer ve diğer organlarımız bu kadar çok zararlı madde ile baş edemez ve zararlı maddeler vücutta birikerek ya hemen ya da bir süre sonra kas eklem hastalıkları, kanser, kalp ve damar hastalıkları, mide bağırsak hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, şeker hastalığı, karaciğer, böbrek, pankreas, akciğer gibi organlara ait hastalıklar, kısırlık, bağışıklık sisteminin zayıflaması ile bulaşıcı hastalıklara daha kolay yakalanma gibi sağlık sorunlarına yol açmaya başlar.''

Bu hastalıkların hayattan zevk alınmasını ve hayatı güzel yaşamayı engelleyen, hatta erken yaşta ölüme yol açabilen sorunlar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yorulmaz, ''Hamilelerde biriken zararlı maddeler anne karnındaki bebeğe zarar vererek ölü doğum, düşük, yeterince gelişmemiş bebek, erken doğum ya da bebeğin hastalıklı doğması gibi sorunlara yol açabilirler'' dedi.

KÖTÜ HABERLER DE ZARARLI

Gün boyu karşılaşılan, hoş olmayan insan ilişkileri ile şiddet içeren kötü haberlerin de diğer zararlı maddeler gibi vücuda zararlı etkilere yol açtığını vurgulayan Yorulmaz, insanların, sağlıklı biçimde doğal besinlerle beslenerek, sağlıklı davranışlar edinerek, diğer insanlarla iyi ilişkiler kurarak, işini severek yaparak ve iş dışında eğlenceli bir uğraş edinerek vücuttaki zararlı maddelerden kurtulabileceğini söyledi.

Bu amaçla, detoks için yapılması gerekenleri anlatan Yorulmaz, çok geç vakte kadar uyanık kalmadan gece ortalama gece 7-8 saat uyku uyunması gerektiğini, eğer mümkünse gece uykusuna ek olarak öğleden sonra da 1 saat uykunun çok yararlı olacağını ifade etti.

''SAĞLIK İÇİN BESLENME VE SPOR ÇOK ÖNEMLİ''

Doğru nefes almanın zararlı maddelerden kurtulmada çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yorulmaz, her gün mutlaka hiç olmazsa yarım saat tempolu biçimde yürümenin çok faydalı olacağını, vakit varsa ve sağlık izin veriyorsa her gün 1 saat koşmak, yüzmek gibi yürüyüşten daha ağır bir egzersiz yaparak ter atılabileceğini kaydetti.

Terin, vücuttaki zararlı maddeleri uzaklaştıran en önemli madde olduğunu belirten Yorulmaz, şunları önerdi:

''Sağlıklı beslenme detoks için vazgeçilmez bir konudur. Bu amaçla, mutlaka mevsim meyve ve sebzelerini çok iyi yıkadıktan sonra bolca tüketmeliyiz. Mümkün olduğu kadar katı yağlardan kaçınmalı zeytinyağı başta olmak üzere sıvı yağları tercih etmeliyiz. Rafine gıdalar yerine tam buğday unundan yapılmış ekmek gibi doğal ve lifli gıdaları tercih etmeliyiz. Kızartmalardan ve turşu, salam, sosis, sucuk, pastırma, konserve balık ve et gibi tuzdan zengin besinlerden uzak durmalıyız.

Ağır yağlı yemeklerden, hamur tatlılarından kaçınmalıyız. Alkol, sigara gibi alışkanlıklardan derhal vazgeçmeli; sigara içilen ortamlara girmemeli, ev içinde asla sigara içilmesine izin verilmemelidir. Mutlaka temiz ve çok soğuk olmayan suları içmeliyiz. Asla şebekeden gelen sıcak suyla çay ya da yemek yapmamalıyız. Gazlı içecekler, abur cubur, donmuş gıdalar gibi fabrikasyon besinlerden kaçınmalıyız.''

Prof. Dr. Yorulmaz, besinleri mümkün olduğunca evde hazırlamaya özen gösterilmesi ve zorunlu olmadıkça dışarıda yemek yenmemesi gerektiğini de kaydederek, ''Asla içeriğini iyi bilmediğimiz besin maddelerini ucuz diye almamalıyız. Kaliteli olduğunu bildiğimiz markalardan vazgeçmemeliyiz'' dedi.

Banyo yapmanın, vücuttaki zararlı maddeleri atmak için en faydalı araçlardan biri olduğunu dile getiren Yorulmaz, ''Mutlaka haftada kışın en az 2 ve yazın en az 3 kez doğal olan zeytinyağı sabunu ile vücudumuzu ovalayarak çok sıcak olmayan bir su ile banyo yapmalı, banyodan çıkmadan banyo suyundan daha soğuk, ancak çok soğuk olmayan bir su ile durulandıktan sonra banyodan çıkmalıyız. Her banyo sonrası mutlaka pamuklu sentetik malzeme içermeyen temiz çamaşır giymeliyiz. Sağlıklı giysiler ve ayağımıza uygun ayakkabılar giymeli, ayakkabıları temizlemeden ev içine almamalıyız'' diye konuştu.

Her gün ayakların ve saçların yıkanması, haftada bir de tırnakların kesilmesinin hijyen için çok faydalı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yorulmaz, şunları kaydetti:

''Mümkün olduğu kadar doğal olanlardan ve az kozmetik ürün kullanmalı, ev kokuları gibi sentetik maddelerden kaçınmalıyız. Ev içinde soba, mangal, şömine dumanı, kokulu mum gibi maddelerden kaynaklanan gazlardan kaçınmalıyız. Asla hekim tavsiyesi olmadan, bir başkasının tavsiyesi ile ilaç kullanmamalıyız. Böcek ilaçları kullanacaksak, evde olmadığımız zamanları tercih etmeliyiz. Çocuklarımıza yaşlarına uygun ve sağlıklı oyuncaklar almalıyız.

Kafamızdaki zararlı düşünceleri, canımızı sıkan olumsuzlukları, günlük stresleri uzaklaştıran zevk aldığımız bir hobi, bir uğraş edinmek ruhsal iyilik sağlayacak en önemli araçtır. Stresi azaltmak ruhsal iyiliği sağlamak üzere, dostlarla arkadaşlarla hoşça vakit geçirmek için çaba gösterilmeliyiz. Böylece hem vücudun ve beynin gerginliği giderilir hem de vücut daha sağlıklı biçimde çalışarak zararlı maddeleri daha kolay uzaklaştırabilir, hastalıklara karşı direncini geliştirebilir. Unutulmamalıdır ki, sağlık için çaba göstermek geleceğe yatırımdır.''

Büyük İslam İlmihali - Ömer Nasuhi Bilmen



Açıklama : Cep telefonu için ilmihal kitabı.

Özellikler :

- Artık Java destekli tüm telefonlarda okuyabilmeniz İçin "Jar" uzantılı.

Linkler:

MEDIA-FIRE İNDİR

Sesli Yasin-i Şerif 2.0



Açıklama : Cep telefonunuzdan Yasin-i Şerif dinleyebilir ve dinlerken arapça ve mealini okuyabilirsiniz.

Özellikler :

- Arapça ve meali birarada gösteren arayüz
- Ayet ayet takip etme
- Otomatik devam etme
- Yatay ve dikey okuma
- Ses ayarı
- Kolay kurulum
- Sertifika problemi yok
- Sure okunurken onay isteme yok
- Arapça, meal ve karışık şekilde görünüm ayarlama
- Desteklenen telefon modeli sayısı arttırıldı Midp 20 telefonları desteklemektedir

Desteklenen Modeller : Nokia

Linkler:

MEDIA-FIRE İNDİR

Ezan 2.4



Açıklama : Cep telefonunuzdan namaz vakitlerini takip edebilirsiniz. Bulunduğunuz şehri seçin. Program namaz vakitlerini gosterilecek ve her vakit ezan okuyacaktır.

Eklenen Özellikler :

- Kıble, pusula olarak değiştirildi.
- Güneş ve aya göre kıble yönü bulunmaktadır.
- 105 ülke ve yaklaşık 2.000 şehir hesaplaması yapılıyor.
- Türkiye de Tüm iller ve merkezler yer almaktadır.
- Kalan zamanı gösteriyor.
- Sesli ezan duası okuyor.
- "Mekke Ezanı" okunuyor.

Uyarı : Ücretsiz Mobilexa uygulamasıdır. Aşağıdaki winrar dosyası içersindeki telefonunuzun modeline göre verilmiş jar dosyasını bluetooth veya kablosu ile telefona yükleyiniz.

Desteklenen Modeller :

Motorola : V300 - E550 - V500 - V55 - V600 - V620 - V635 - V3 - V80 - SLVR - V360 - E398 - E770 - E680 - E1000 - E1070

Nokia CLDC 1.0 : 3230 - 6260 - 6600 - 6620 - 6670 - 7610

Nokia CLDC 1.1 : 6230i - 8800 - 8801 - 5500 - 3250 - 6630 - 6670 - 7610 - 6680 - 6681 - 6682 - N70 - N91 - N72 - 6265 - 6265i - 6270 - 6280 - 7370 - E61 - N71 - N92 - N93 - N73 - 6233 - 6234 - 6131

Samsung : D720 - D730 - Z500 - Z300 - Z140 - Z150 - Z220 - Z310 - ZM60 - ZX10 - ZX20 - P730 - D500 - E770 - E870 - E860 - X800 - D357 - D520 - ZV10 - ZV30 - E730 - E750 - E760 - X700 - E530 - E620 - E720 - E850 - E880 - D307 - P207 - P777 - E610 - P735 - D410 - D415 - P300 - D600 - D800 - E900 - Z510 - D600 - D820 - T809 - Z110

Siemens : SFG75 - SG75 - S81 - S88 - SXG75 - EF91 - EL71 - EF81 - P51

Sonyericsson : D750 - D750i - K550 - K550i - K608 - K608i - K750 - K750i - V600 - V608i - W600 - W600i - W800 - W800i - K610 - K610i - W550 - W550i - W700 - W700i - W710 - W710i - W810 - W810i - Z550 - Z550i - Z710 - Z710i - K700 - K700i - V800 - Z800 - Z1010 - S700 - S700i - P990 - P990i - W900 - W900i - K790 - K790i - K800 - K800i - M600 - M600i - W850 - W850i - W950 - W950i

Linkler:

Motorola : MEDIA-FIRE İNDİR

Nokia CLDC 1.0 : MEDIA-FIRE İNDİR

Nokia CLDC 1.1 : MEDIA-FIRE İNDİR

Samsung : MEDIA-FIRE İNDİR

Siemens : MEDIA-FIRE İNDİR

Sonyericsson : MEDIA-FIRE İNDİR

40 Adet Cep Video Klipleri



Format : 3GP

Ebatlar : 128x96

Toplam Dosya boyutu : 105 MB

İçindekiler:

Akan Sular Durulur mu - Hasan Dursun

Aldanma Dünyanin Velvelesine

ALLAH Yar - Cem Karaca

ALLAH Yolu Yektir - Mehmet Emin Ay

Artar Cihadla Sanimiz

Askin ile Asiklar - Ama Kardesler

Benim Adim Dertli Dolap

Bir Avuctuk Biz

Bir Kamil Mürside

Biz Öncekileri Helak Etmedik mi?

Bu Nasil Dünya?

Buna Er Meydani Derler

Cecenistan Klibi

Cehennem

Durmaz Yanar - Mehmet Emin Ay

Es Salatü Ves Selamu Aleyke Ya Rasulallah - Ferhan Ali Kadri

Eski Ordu Marsi

Esma'ül Hüsna

Filistin'e Agit - Aydin Öztürk

Güleceksin Ayasofya

Hücum Marsi 1

Hücum Marsi 2

Ibret-i Alem

Ilahi Bir Askin Cezbesidir Bu

Illuminati Dünya Komplosu

Mountains Of Makkah - Zain Bhikha

Muhtesem Deniz Alti Yaratiklari

Rabbi Ya Rahman - Yusuf Islam

Robaabat

Sakarya Türküsü - Necip Fazil Kisakürek

Salli Ala Muhammad - Yusuf Islam

Selahattin Eyyübi

Sifatullah

Subhanallah - Ferhan Ali Kadri

Tarihte Seyahat

Vahsi Hayvanlar Konusmadikca Kiyamet Kopmaz

Ya Mekka

Ya Taybe

Yelkenler Dikilecek

Yesrib Yolunda

1. DOSYA İNDİR - 2. DOSYA İNDİR

Ислам - Свет, озаривший мир

Habili dhe Kabili ne Shqip

عجائب الغابة - افلام كرتون اطفال اسلامية

Acve Hurması



Peygamber Efendimizin(s.a.v.) mübarek elleriyle diktikleri, Medine ve çevresinde yetişen, bazılarının çekirdeklerinde, bazılarında ise hurmanın üstünde ALLAH'ın 99 ismi bulunan kutsal ve mucizeye konu olmuş en özel hurmadır. Acve (yanık) isminin mucize üzerine verildiği rivayet edilir.

* İmam-ı Bezzaz şöyle bahseder; Bir gün huzuru saadete bir kimse gelir, elinde yanmış bir hurma dalını gösterip: Ya Muhammed(s.a.v.), bu hurma dalını dik, şayet hurma yeşerirse biz de senin Peygamberliğini tasdik ederiz, dediler. Rasulullah (s.a.v.) yanmış hurma dalını yere dikti. O hurma dalından mucize olarak hurma hasıl oldu, meyve verdi. İşte bu mucize hurma Acve hurmasıdır.(Hac rehberi, F. Yılmaz Yüceler, s.224)

* Bu hurma ile ilgili Peygamber Efendimiz bazı Hadis-i Şerifler de buyurmuştur. Sa’d bin ebi Vakkas rivayet ediyor; Resulallah (s.a.v) şöyle buyurdular: ”Kim sabah aç karnına yedi tane acve hurması yerse o gün ona ne sihir ne de zehir tesir eder.” Başka bir rivayetde "zehir ve sihir zarar vermez”.

* Yine başka bir rivayette “Aç karnına hurma yiyiniz zira aç karnına yenen hurma asalakları öldürür.” (Buhari, et’ime 43; Müslim, et’ime 154)

* Ebu Hureyre’den rivayetle; ”Acve denen hurma cennetdendir ve zehire karşı şifadır.” (Tirmızi, tıb 22)

600 Ağaçlı Hurma Bahçesi



Mescid-i Saadet'te Ashab-ı Kiram toplanmışlar, derin bir vecd ve huşu içinde Allah'ın Resûlünü s.a.v. dinlemekteydiler.

Hazret-i Fahr-i Kâinat Efendimiz ise, Al-i İmrân sûresinden şu mealdeki Âyet-i Kerimeyi okuyordu:

"Muhtaçlara, fakirlere yardım ederken malınızın kötüsünü değil de, iyisini vermedikçe imân-ı kâmile (olgun iman) kavuşamazsınız. İmânda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağaşlayınız."

Âyet-i Kerîmeyi büyük bir dikkat ve hassasiyetle dinleyenlerin içinde Ebu Talha da bulunuyordu. Ebu Talha'nın Mescid-i Saadet'e yakın bir yerde, içinde 600 hurma ağacı bulunan pek kıymetli bir hurma bahçesi vardı. Sık sık dâvet ettiği Resûlullah'a burada ikramda bulunurdu.

Bu zat derin bir vecd ve huşuu içinde Âyet-i Kerimeyi dinledikten sonra ayağa kalkarak şu açıklamayı yaptı.

- Yâ Resûlellah, benim servetim içinde en kıymetli ve bana en sevgili olan, işte şu şehrin içindeki sizin de bildiğiniz bahçemdir. Bu andan itibaren Allah rızası için onu Allah'ın Resûlüne bırakıyorum. İstediğiniz gibi tasarruf eder, dilediğiniz fakire verebilirsiniz.

Bu sözleri söyledikten soma Ebu Talha, sevinçli ve neş'eli bir hal ile kararını tatbik için Mescid-i Şerifden çıkarak bahçeye gitti.

Bir hurma ağacının gölgesinde oturan hanımı ile duvarın dışında bekleyen Ebu Talha arasında şu ibretli konuşma oldu:

- Yâ Eba Talha, duvarın dışında ne bekliyorsun? İçeri girsen ya!

- Ben içeri giremem, sen eşyanı toplayıp da dışarı çıksan ya!

- Neden yâ Eba Talha, bu bahçe bizim değil mi?

- Hayır, artık bu bahçe Medine fukarasınındır, diyerek Âyet-i Kerîmeyi ve verdiği kararını anlattı.

Hanımının "İkimiz namına mı, yoksa şahsın için mi bağışladın?" diye bir sualine "İkimiz namına" diye cevap veren Ebu Talha, bu sefer hanımından şu sözleri işitti:

"Allah senden razı olsun Eba Talha. Etrafımızdaki fakirleri gördükçe aynı şeyi düşünürdüm de sana söylemeye bir türlü cesaret edemezdim; Allah hayrımızı kabul buyursun, işte ben de geliyorum!

Exa Sözlük



6 dilde çeviri yapailen sözlük programı...

http://rapidshare.com/files/333118065/Sozluk.rar

Exa Poliçe Takip



Sigortacılar için hazırlanmış en iyi ve ÜCRETSİZ poliçe takip programı...

http://rapidshare.com/files/333118388/Police.rar

Exa Kasa Defteri



Kasa hesabını tutmanız için çok yararlı ve en iyi ÜCRETSİZ kasa programı...

http://rapidshare.com/files/333117888/Kasa.rar

Exa Cd Takip Programı



Film satıcıları için hazırlanmış en iyi ÜCRETSİZ cd takip programı...

http://rapidshare.com/files/333119127/Cd_Takip.rar

Exa Veresiye Programı



Müşteri hesapları tutmaya ve kontrol etmeye yarayan ücretsiz muhasebe programı...

http://rapidshare.com/files/333118675/Veresiye.rar

Ahmet Tomor

Bayram Ali Öztürk



33 DİNİ SOHBET | MP3 | 16 KB/S | 199 MB | RAR

Linkler :

http://hotfile.com/dl/23299460/ccb0591/Bayram_Ali_Ozturk.rar.html

Cevat Akşit

Mahmud Esad Coşan

Nihat Hatipoğlu



33 DİNİ SOHBET | MP3 | 16 KB/S | 211 MB | RAR

Linkler :

http://hotfile.com/dl/24139349/74a7ab3/Nihat_Hatipoglu.rar.html

Timurtaş Uçar

Name-i Peygamberi - Cin Mektubu

Aşağıda ki mektubu Peygamber Efendimiz (s.a.v.), şeytan ve cinlere karşı yazdırmıştır. Böyle bir belaya maruz kalanlar, bu mektubu yazdırıp yastığının altına koymalıdırlar. İnşaallah şifa ve deva Allah-ü Teala´dandır.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيْمِ

هَذَا كِتاَبٌ مِنْ مُحَمَّدٍ رَسُولِ اللهِ رَبِّ العَالَمِينَ إلَى مَنْ طَرَقَ الدَّارَ مِنَ الْعُمَّارِ وَالزُّوَّارِ وَالسَّائِحِينَ إلاَّ طَارِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ ياَ اللهُ. أَمَّا بَعْدُ فَإنَّ لَناَ وَلَكُمْ فِي الْحَقِّ سِعَةً فَإنْ تَكُ عَاشِقاً مُولِعاً أوْ فَاجِراً مُقْتَحِماً أَوْ رَاعِياً مُبْطِلاً فَهَذاَ كِتاَبُ اللهِ تَعَالىَ يَنْطِقُ عَلَيْنَا وَعَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ إنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلوُنَ وَرُسُلُنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ اُتْرُكُوا صَاحِبَ كِتَابِي هَذاَ وَانْطَلِقوُا إلىَ عَبَدَةِ اْلأصْنَامِ وَاْلأوْثاَنِ وَإلىَ مَنْ تَزْعُمُ أَنَّ مَعَ اللهِ إلَـهاً آخَرَ لاَ إلَـهَ إلاَّ هُوَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إلاَّ وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإلَيْهِ تُرْجَعُونَ، حم لا يُنْصَرُونَ، حمعسق تُغْلَبُونَ حم وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ تُفْرَقُ أعْدَاءُ اللهِ وَبَلَغَتْ حُجَّةُ اللهِ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قَوَّةَ إلاَّ بِاللهِ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ


Ebu Dücane (r.a.) ALLAH Resulü (s.a.v.)´nün huzuruna gelip:

"Ya Resulullah! Yatağıma yattığım zaman değirmen sesi, arı vızıltıları gibi sesler işitiyorum. Simşek parıltısı gibi şeyler görüyorum. Başımı kaldırıp baktığımda evimin orta yerinde siyah ve uzun gölge gibi bir şeyin olduğunu görüyorum. Yakalamak için elimi uzattığımda derisinin üzerinde ki kılların kirpi kılları gibi olduğunu ve ağızından yüzüme doğru ateş parçaları attığını görüp beni yakacağını zannediyor, uyuyamıyorum, korkuyorum." dedi.

Resülü Ekrem (s.a.v.) buyurdular:

"Ey Ebu Dücane, evinize gelen korkunç bir mahluktur. Bana bir kağıt ve kalem getiriniz."

Getirilen kağıt ve kalemi Hazreti Ali (k.v.)´ye verdi ve "Bismillah diyerek (yukarda ki duayı) yaz." buyurdu.

Ebu Dücane (r.a.) diyor ki:

"Resulü Ekrem (s.a.v.)´in yazdırdığı bu mektubu götürüp yastığımın altına koydum ve yattım. Gece yarısı uyanmıştım. Kulağıma şöyle bir korkunç ses geldi:

Lat ve Uzza´ya yemin ederim ki bizi yaktın. Bu mektubun sahibi hakkı için bu mektubu kaldır. Senin evine bir daha gelmeyeceğiz."

Ebu Dücane (r.a.) diyor ki:

"Sabahleyin erkenden kalkıp Resulü Ekrem (s.a.v.)´in arkasında sabah namazı kıldım. Cinlerin feryadını Resulü Ekrem (s.a.v.)´e haber verdim."

Resulü Ekrem (s.a.v.) bana şöyle buyurdu:

"Ey Ebu Dücane! O mektubu kaldır. Beni hak peygamber olarak gönderen ALLAH´a yemin ederim ki eğer o mektubu kaldırmazsan onlar kıyamete kadar azap içinde kıvranırlar."

Cin Mektubunu resim olarak alttan indirebilirsiniz:

1001 Orientalist Art Paintings



VARIOUS SIZES | JPEG | 1001 FILES | 600 MB | RAR

http://hotfile.com/dl/23740725/9bd0601/1001_Orientalist_Art_Paintings.part1.rar.html
http://hotfile.com/dl/23744463/2613ae7/1001_Orientalist_Art_Paintings.part2.rar.html
http://hotfile.com/dl/23752489/7fa9a6c/1001_Orientalist_Art_Paintings.part3.rar.html
http://hotfile.com/dl/23758045/e752338/1001_Orientalist_Art_Paintings.part4.rar.html
http://hotfile.com/dl/23762476/8351b59/1001_Orientalist_Art_Paintings.part5.rar.html
http://hotfile.com/dl/23766098/0ca8246/1001_Orientalist_Art_Paintings.part6.rar.html

Zheng He



























The Janissaries





Uzak Doğu'da Bir Osmanlı Üniversitesi

Aksiyon dergisi, Abdulhamid Han tarafından Çin'in başkenti Pekin kentinde 1908'de yılında yaptırılan Hamidiye Üniversitesi'nin bilinmeyen hikâyesini yazdı.

II. Abdülhamid döneminde dünya üzerinde ulaşılmadık Müslüman coğrafya kalmamıştı neredeyse. Abdülhamid Han, bir taraftan Osmanlı'yı yeniden imar etmiş, diğer taraftan Filipinler'e kadar uzanıp Müslümanların sıkıntılarını gidermişti.

Pekin'de 1908'de kurdurduğu ve hâlâ ayaktaki Hamidiye Üniversitesi onun Çin'e vurduğu mühürdü. Aksiyon dergisi, Hamidiye Üniversitesi'nin bilinmeyen hikâyesini yazdı… İşte, güncel fotoğraflar ve görüntülerle binlerce kilometre uzaklıktaki asırlık Osmanlı üniversitesinin hikâyesi...



108 YIL ÖNCE İSTANBUL'DAN İLK HAREKET

28 Nisan 1901'de İstanbul'dan sesiz sedasız yola çıkan, İzmir ve İskenderiye'ye uğrayıp Kızıldeniz'i aşarak Uzak Doğu'ya yönelen Nemçe (Avusturya) vapuru Batı'nın bölgedeki ajan ve diplomatlarını hareketlendirmişti. Vapur henüz Çin'e ulaşmadan Pekin'deki Batılı sefaretler başkentlerine kriptolu mesajlar gönderir: "İstanbul'daki 'kurnaz Sultan' Çinli Müslümanları kendine çekmek üzere yeni hamlelere girişti. 9 kişilik temsil heyeti Çin'e geliyor." Osmanlı temsil heyeti uzun ve meşakkatli bir yolculuğun ardından Çin'e ulaştığında, bölgede âdeta bayram havası eser. Şanghay Limanı'na gelen vapuru görmek isteyen Çinli Müslümanlar izdihama yol açar. Sadece Batılı gazeteler değil, tüm dünya basını bu kritik ziyarete geniş yer verir o tarihlerde.

Çin yönetimi, ülkelerine gelen Osmanlı heyetini memnuniyetle karşılasa da, o dönemde bu ülkeyi sömüren Batılı ülkeler tedirgindi. Bizzat Sultan II. Abdülhamid tarafından görevlendirilen Mirliva (Tuğgeneral) Enver Paşa'nın hangi amaçla Çin'e geldiğini merak ediyorlardı. Hâliyle paşa, ikinci eşi, iki kâtip, iki âlim, iki asker ve uşaklardan oluşan heyet yaklaşık 4 ay süren ziyaret boyunca Batılı ajan ve elçilerin çemberindeydi. Akıcı Fransızcası, etkileyici hitabetiyle Enver Paşa, Çinli Müslümanlar ve yabancı elçilere II. Abdülhamid'in barış mesajlarını getirmek için geldiklerini söylüyordu. Ama Batılılar bu açıklamayı pek inandırıcı bulmamıştı.

Haddi zatında ziyaretin görünen sebebi Çin'de son yıllarda patlak veren, özellikle sömürgeci Alman ve İngilizleri hedef alan ayaklanmaları yatıştırmaktı. Zira, 1901'deki Boxer isyanında, Pekin'deki Alman Büyükelçisi Kettler sokak ortasında öldürülüp cesedi sürüklenince dönemin Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm, hususi ilişkisi bulunduğu II. Abdülhamid'den yardım istemiş, aralarında Müslümanların da bulunduğu isyancıları bastırmak üzere Çin'e birlik göndermesini talep etmişti. Çin'i cezalandırmak isteyen bazı Batılı devletler karma birlik de gönderir bu dönemde. Ancak 30 milyonluk Osmanlı, o dönemde tahmini 50-60 milyon Çinli Müslüman'ın (toplam nüfus 500 milyon) tepkisini çekmemek için bu ülkeye askerî birlik göndermekten geri duruyordu. Bununla birlikte Batı'yla kurduğu dengeleri koruma arzusundaydı; özelikle Almanlarla olanı.

Diplomasideki mahareti bilinen II. Abdülhamid, hem Osmanlı-Alman ilişkilerini zedelemeyecek hem de Çinli Müslümanları İstanbul'a meylettirecek bir formül buldu. Şeyhülislam Cemaleddin Efendi'nin de oluruyla 'Nasihat Heyeti' adı altında dokuz kişiden oluşan bir temsilci grubunun Çin'e gönderilmesini istedi. Sultan, bu kritik göreve, Yıldız'ın parlak subaylarından Enver Paşa'yı seçti. Yanına Kurmay Binbaşı Nâzım Bey verildi. Heyette ayrıca din adamı sıfatıyla Mustafa Şükrü Efendi yer aldı (rahmetli başbakanlardan Bülent Ecevit'in dedesi).



BATILI AJAN VE ELÇİLER HEYETİ TAKİP ETTİ

Devlet hazinesinden karşılanan 500 Türk lirasıyla yola çıkan ve bir ay süren yorucu seyahatin ardından mayıs (1901) başında Şanghay Limanı'na ulaşan Türk heyeti, sadece bu kentteki Müslümanlarla görüşmekle kalmamış, Çinli Müslümanların yoğunlukta olduğu bölgelere geziler düzenlemişti. Heyet, bu tür buluşmaları fırsat bilip 'Müslümanların Halifesi' sıfatıyla II. Abdülhamid adına yazılan ve Çinceye tercüme edilen beyannameler dağıtır. Cuma namazlarına iştirak edip Sultan adına hutbeler okutur. Batılı elçiler, heyetin 'ayaklanmaları yatıştırma' gibi bir misyonu olmadığını, giriştiği faaliyetlerde Çinli Müslümanları Halife Abdülhamid himayesinde toplamaya çalıştığını görünce Enver Paşa ve grubuyla teması keser. Hatta Batılılar bu duruma o kadar içerler ki Enver Paşa'yı karşılayan Alman elçisi bile bir daha uğramaz heyetin yanına.

II. Abdülhamid'in Batı'yı bir kez daha oyuna getirdiğini düşünen Pekin'deki Fransız Büyükelçisi, 4 Haziran 1901'de Paris'e şu mesajı geçer: "Sayın Bakan, Zât-ı âlileri, mektubuna ek olarak, Sultan tarafından Çin Müslümanlarıyla ilişki kurmak üzere görevlendirilmiş olan Türk heyeti konusundaki genelgeyi bulacaklardır… Şimdiki şartlar muvacehesinde, Alman hükûmeti tarafından tavsiye edildiği söylenen bu konudaki Bâb-i Ali niyetlerini öğrenmekte fayda mülâhaza ediyorum. Kouang-Si, Kouang-Tong ve özellikle Müslümanların yoğun olduğu Yunnan'da gelişen bir Pan-İslamist hareket tehlikeli olabilir ve ben neye mal olursa olsun, İstanbul'daki elçimizden Enver Paşa heyetinin gayesi hakkında bilgi elde etmeye çalışacağım… Bizim Hindo-Çin'deki sömürgelerimize komşu olan bölgelerde çok sayıda Müslüman olması hasebiyle, bu heyet, çok yakından izlememiz gereken Pan-İslamist temayüllerin bir işareti olabilir… Şanghay'da konaklayan heyetin gerçek

Yaklaşık 4 ay süren bu kritik sefer sırasında Enver Paşa ve heyeti maddi sıkıntılar yaşar. Batı karşıtı Ruslar bu fırsatı kaçırmaz, heyetin yardımına koşar. Enver Paşa'nın ikinci eşinin Avusturyalı olması onlara avantaj sağlar. Çin'deki Avusturya sefareti de Türk heyetine destek verir. Enver Paşa, dönüş hazırlığına başladığı günlerde, Rus Çarı'ndan bir telgraf alır. Çar, Enver Paşa'yı Rusya'ya davet etmektedir. İstanbul'dan alınan onayın ardından Çin'den Rusya'ya geçilir. Heyet orada da ilgiyle karşılanır.

Osmanlı'nın, sömürgeci Batı güçleri karşısında, İslam ülkelerinden alacağı destekle ayakta kalabileceğini hesaplayan Halife II. Abdülhamid, heyetin ardından Çinli Müslümanlarla kurulan bağları geliştirmekten geri durmaz. Bu amaçla Enver Paşa'nın ardından, en gözde adamı Muhammed Ali'yi (bazı kaynaklara göre en iyi hafiyesi) 1902 yılında gizlice Çin'e gönderir. Molla giyinişli, 'turist âlim' imajını kullanarak Çin'in iç kısımlarında gezen Muhammed Ali, Müslümanlarla ciddi bağlantılar kurar. Arapça ve İngilizce bilmesi bu noktada çok etkili olur. İkna ettiği Müslüman ailelerin çocuklarını İstanbul'a eğitime gönderir. Muhammed Ali, bir taraftan ihtiyaç sahibi Çinli Müslümanlara İstanbul'dan gelen maddi yardımları dağıtırken, diğer yandan bölgedeki gelişmeleri sık sık yolladığı raporlarla Yıldız'a aktarır. Sultan II. Abdülhamid bu raporları, 500 milyonluk ülkedeki 50-70 milyon Müslüman'ı İstanbul'a bağlamak için geliştirdiği stratejilerinde kullanıyordu. Muhammed Ali, o dönemde Çinli Müslümanların itibar ettiği İmam Wang Haoren ile temasa geçer. İmam Haoren'e Osmanlıyı ve Sultan Abdülhamid'in İslam dünyasında hayata geçirmek istediği projeleri anlatır.

Çin'de o dönemin önemli Müslüman âlimlerinden biri olarak gösterilen İmam Wang Haoren (1848-1919), medresedeki eğitim ve öğretimin geliştirilmesi fikrini savunuyordu. Daha önce sadece Arapça eğitim veren Çin'deki Müslüman medreselere Çin kültürü ve Çince derslerini ilk dâhil eden de yenilikçi İmam Haoren oluyor. Haoren'nun adı Çin tarihinde 'köprüleri birleştiren eğitmen', 'sosyal aktivist' sıfatlarıyla anılıyor.

Haoren, kendisine ulaşan bu gayriresmî Osmanlı elçisinden ve modern eğitim seferberliğine girişen II. Abdülhamid'den çok etkilenir. 1906'da talebesi Ma Debao ile çıktığı hac ziyaretinin ardından Mekke'den İstanbul'a geçer. II. Abdülhamid tarafından çok sıcak karşılanır. Haoren, İstanbul'da bulunduğu günlerde, Osmanlı eğitim sitemini inceler, İslam konusundaki hassasiyetleri gözlemler. Tespit ettiği farklıkları not alır. Çin'e döndüğünde sohbet ve hutbelerinde Osmanlı'dan, Sultan ve Türklerin Müslümanlığından bahseder.

II. Abdülhamid, İstanbul'a kadar gelen bu Çinli kanaat önderini eli boş göndermez. O dönemde Çin'de İslami eser pek bulunmadığı gerekçesiyle Haoren'e binin üzerinde kitap hediye eder ve bunları diğer Çinli âlimlerle paylaşmasını ister. Çinli kaynaklar bu eserlerden birkaçının günümüze ulaştığını ifade ediyor. II. Abdülhamid, İmam Haoren'e Pekin'de bir üniversite açma düşüncesinden bahseder. Modern eğitim yanlısı Haoren bu konuda Sultan'a elinden gelen her türlü yardımı sağlayacağını belirtir.

İstanbul'daki buluşmanın ardından henüz bir yıl geçmiştir ki Haoren'in kapısı çalınır. II. Abdülhamid'in okul açmak için Pekin'e gönderdiği iki Osmanlı muallimi ondan katkı beklemektedir. Yunnan bölgesindeki Müslümanların imamı Haoren, Muallim Ali Rıza Efendi ile Muallim Bursalı Hafız Hasan Efendi'yi Niujie Camii'ne götürür. Burada cemaate 10 bin kilometre öteden gelen bu Türk muallimlerin okul açma planını anlatır. O dönemde Niujie Camii Müslümanların buluşma mekânıdır. Çinli Müslümanlar bu caminin arka bahçesini Türk hocalara verir. Burada boş tutulan bir bina onarılır, yanına iki derslik daha inşa edilir. Çinli Müslümanlar Osmanlı bayrağının dalgalandığı derslikleri bir an önce faaliyete geçirmek için yardımcı da olur Türklere. İstanbul'dan gelen direktife bölgede Müslüman âlime duyulan ihtiyaç eklenince okulun üniversite seviyesinde açılmasına karar verilir.

Bir yıl süren çalışmaların ardından, 1908'de gözyaşları ve dualarla açılır Dâru'l-Ulûmi'l-Hamidîyye (Pekin Hamidiye Üniversitesi). Okul kısa zamanda Osmanlı-Çin ilişkilerinde bir doping etkisi oluşturur. Bir bakıma iki toplumu birbirine bağlar. II. Abdülhamid Han'ın 19. yüzyılın imkânlarıyla, Batı'nın düşmanlığına rağmen dünyanın öbür ucunda açtırdığı bu eğitim müessesesi Çinli Müslümanları İstanbul ve Halife'ye bağlar âdeta.

Okulun açılmasının ardından Çin'de değişen atmosferi Paris'e şöyle bildiriyordu Fransa'nın Pekin Büyükelçisi: "1908'de II. Abdülhamid adına açılan ve kapısında Osmanlı bayrağı dalgalanan eğitim müessesesinin ardından Çin'de yaşayan Müslümanlar yalnız Abdülhamid'den bahsetmekte ve ona övgülerde bulunmaktadır. Şüphe yoktur ki bu neticeler İslam dininin öğrettiği erdem ve faziletin bir neticesidir."

Pekin Huizu (Çin Müslümanları) Tarih ve Kültür Araştırma Bölümü Başkanı Yang HaiHaipeng, o günkü şartlarda Hamidiye Üniversitesi'nin açılmasını mühim bir olay olarak değerlendiriyor. Tarihçi HaiHaipeng, aradan geçen 101 yıla rağmen okulun dersliklerinin Çinli Müslümanların hassasiyeti sayesinde ayakta kalabildiğini belirtiyor: "1907'de İstanbul'dan gelen iki Türk hoca, İmam Haoren ile görüşüp o zamanki adıyla bir 'İslami Öğretmen Yetiştirme Enstitüsü'nü inşaya girişir. Türk kaynaklarında Hamidiye Üniversitesi olarak geçen, Pekin'deki Niujie Camii'nin arkasındaki bir dönüm alan üzerinde bulunan bu 3 sınıflı okul bugün hâlâ ayakta.'

1908'in sonunda henüz bilinmeyen bir sebepten ötürü Türk hocalar Çin'den ayrılınca, üniversiteye bölgedeki Müslümanlar sahip çıkar. Bir müddet sonra hoca yokluğundan üniversite ilkokul olarak kullanılır. Ancak 1949'daki Mao devriminin ardından Arapça ve dinî eğitime son verilir, sadece Çince eğitime imkân tanınır. Sultan II. Abdülhamid Han'ın kurdurduğu Hamidiye Üniversitesi'nin bir dersliği bugün hâlâ faaliyette. Cami cemaati isteyen gençlere gönüllü olarak din dersi veriyor bu sınıfta. Zira, okulun yaşına rağmen sınıfların durumu oldukça iyi. Zaman içinde okuldaki Osmanlı motifleri silinse de İslami mimari olduğu gibi duruyor.

Helal ve Haram



Açıklama : İmam-ı Gazali (r.a.) hazretlerinin eserlerinden uyarlanan konuyu Hayri Küçükdeniz seslendiriyor. İslamda helal ve haramın hükümleri, zararları ve kurtuluş yolları işlenmekte. Ayrıca islam büyüklerinin hayatlarından ibretlik kesitler nakleden eser, kendinizi hesaba çekmeniz için eşsiz bir fırsat.

Tür : Anlatım

Yapım : 2007

Süre : 57:09

Büyüklük : 286 MB

Ebatlar : 480x320

Format : AVI

Linkler :

Rapid Share : Part 1 İNDİR - Part 2 İNDİR - Part 3 İNDİR

Ey Nefsim!



Açıklama : İmam-ı Gazali (r.a.) hazretleri nefsini hesaba cekiyor ve bir yandan da bize nasihat ediyor!

Tür : Anlatım

Yapım : 2007

Süre : 57:09

Büyüklük : 300 MB

Ebatlar : 512x288 (16:9)

Format : AVI

Linkler :

Rapid Share : Part 1 İNDİR - Part 2 İNDİR - Part 3 İNDİR

Mekke Sohbeti - Bayram Ali Öztürk

Arşın Gölgesinde Gölgelenecek Kişiler - Ahmet Tomor

Hadis Sohbeti 21.11.1987 - Mahmud Esad Coşan

Orientalist Paintings Slideshow



EXE | 6.48 MB | RAR

Link: MEGA-UPLOAD DOWNLOAD

Orientalist Paintings Screensaver



SCREENSAVER | 8.40 MB | RAR

Link: MEGA-UPLOAD DOWNLOAD

Şah Nakşbend Muhammed Bahâüddin Buhârî



Uzunca boylu, buğday tenli, gökçek yüzlüydü. Sakalı büyükçe boynu uzuncaydı. Boynu nur gibi parlardı. Mehabetliydi. Tatlı dilli ve güzel sözlüydü. Halk içinde bulunduğu sırada bile gönlü Hakk ile meşguldü. Türk illerinin saygın mürşidiydi.

ŞÂH-I NAKŞBEND VE NAKŞİLİK:

Şâh-ı Nakşbend hazretleri, kendisine kadar "Hâcegân Yolu" olarak anılan tarikatı "Nakşbendî" yapan kolbaşı. Veliler serdârı bir ulu. Adı Muhammed Bahâuddin b. Muhammed, nisbesi el-Buhârî. Buhârâ yakınındaki Kasr-ı ârifân'dan. Burasının eski adı Kasr-ı Hinduvân. Kendilerine nisbetle "Arifler köşkü" anlamına Kasr-ı ârifân denildi. "Nakşbend" lâkabının nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte tarikatın "hafi zikir" ve "rabıta"yı esas almış olmasından kaynaklandığı söylenmektedir. Çünkü "Nakşbend" "Nakışçı, nakışbağı" anlamlarına gelmektedir. Başındaki "Şâh" kelimeside "Gönül Sultanı" anlamına bir saygı ifadesidir.

Şâh-ı Nakşbend, 718 Muharrem'inde (1318 Nisan'ında) Kasr-ı Hinduvân'da doğdu. Bu yıllar Osmanlı Devleti'nin kuruluş yılları. Şâh-ı Nakşbend'in doğumundan tam bir asır evvel, Cengiz Han, Buhârâyı kuşattı. İşgal edip yaktı yıktı ve târ u mâr etti. Bundan sonra Buhârâ, Moğollarla Harezmliler ve İlhanlılar arasında bir çok defa el değiştirerek siyasi açıdan tam bir keşmekeş içinde kaldı. Bahaûddin Buhârî'nin doğduğu zaman Buhârâ, İran Moğolları ile müttefikleri Çağatay hânedânının elindeydi.

Şâh-ı Nakşbend hazretlerinin ilk üstadı, dedesinin ve babasının Şeyhi olan Muhammed Baba Simâsî'dir. Kendisinin doğumunu "Benim burnuma bu evden bir er kokusu geliyor" diyerek müjdeleyen ve onu üç günlük bir bebek iken manevi evladlığa kabul edip terbiyesini halifesi Emir Külâl'e havale eden, odur. Ancak seyr ü sülûkünü yanında tamamlayıp manevi emaneti aldığı mürşidi, Emir Külâl hazretleridir.

DÎNÎ İLİMLERLE MEŞGULİYETİ

Şâh-ı Nakşbend hazretleri, maneviyat yoluna girmeden önce bir süre dînî ilimler tahsili için Semerkand'a gitti. Onsekiz yaşında Semerkant'taki tahsilini tamamlayarak memleketine döndü ve evlendi. Evlenmesinden bir süre sonra ilk şeyhi Simâsî vefat etti. Bu arada Kasr-ı Hinduvân'a gelen Emir Külâl, Bahâeddin'e şeyhinin vasiyetini hatırlatarak, onun manevi eğitimiyle meşgul olmaya başladı. Şeyhiyle birlikte Nesef'e giden Bahâeddin Buhârî yedi yıl kadar orada kaldı.

Abdülhâlik Gucdüvânî zamanında gizli zikre önem veren "Hacegân yolu"nda Mahmud İncir Fağnevî ile cehri zikir, hafi ile birleştirildi. Şâh-ı Nakşbend hazretleri gizli zikre olan meyilleri sebebiyle bir bakıma Abdülhâlik Gucdüvâni'nin üveysi müridi oldu. O'nun vaz' ettiği esaslar çerçevesinde ve ondan aldığı ruhani üveysi terbiye dairesinde yetişti. Müridinin halindeki farklılığı sezen ve onun cehri zikre katılmayışı dolayısıyla müridlerinin tepkisini bilen Emir Külâl, bir müddet sonra ona: "Şeyhim Muhammed Baba Simâsî'nin senin yetişmen konusundaki emirlerini yerine getirdim. Göğsümde ne varsa sana aktardım. Ama senin himmet kuşun beni geçti. Artık kemâl semasında dilediğiniz gibi uçmağa tarafımdan mezunsun" diyerek icazet verdi. Suhâr'da bir mescid inşası sırasında beşyüz müridin huzurunda gerçekleşen bu icazetten sonra Şâh-ı Nakşbend, oradan ayrıldı. Emir Külâl'in halifesi Arif Dikgirâni'nin dergahında yedi yıl sohbetine katıldı. Bunun ardından on iki yıl kadar Yesevî şeyhlerinden Kusem Şeyh ile Halil Atâ'nın sohbetlerinde bulundu. Bir ara hükümdar olan Şeyh Halil Atâ'nın bertaraf edilmesinden sonra çok üzülen Bahâeddin Nakşbend, dünya işlerinden büsbütün soğuyarak Buhârâ köylerinden Ziverton'a yerleşti. Mevlânâ Bahâeddin Kışlâkî'den hadis okuyan Bahâeddin Nakşbend'in Herat, Merv, Nişabur beldelerine muhtelif seyahatleri oldu. Daha şeyhinin sağlığında irşada mezun olduğu için etrafında geniş bir mürid ve muhib kitlesi oluşmuştu.

Şeyhi Emir Külâl vefatı sırasında (771/1370) müridlerine Muhammed Bahâeddin'e bağlanmalarını vasiyet etmişti. Üç defa hac maksadiyla Hicaz'a gitti. Son haccında halifelerinden Muhammed Pârsâ'yı müridleriyle Nişabur'a gönderdi. Kendisi Herat'a giderek orada bulunan Zeyneddin Ebû Bekir Tâyibâdî ile üç gün süreyle sohbetlerde bulundu ve Nişabur'da bulunan Muhammed Pârsâ ve diğer ihvanına yetişti. Hac dönüşü Bağdad ve Merv'e uğrayan Şah-ı Nakşbend, daha sonra Buhârâ'ya geldi ve vefatına kadar irşad hizmetini orada sürdürdü. Bir ara Herat hükümdarı Müizzüddin Hüseyn tarafından hediyyeler gönderdilerek Herat'a davet edildi. Bu görüşme sırasında Sultan'a pek iltifat etmemesi, onun halk nezdindeki "Şâhlığını" yani gönüller sultanı olma özelliğini daha da artırdı. Buhârâ'nın ilim ve irfan çevrelerinde gördüğü hüsn-i kabul ve saygı, ilmini ve tasavvufî kişiliğini göstermektedir. 791/ 1389 yılında doğdukları Kasr-ı ârifan'da 73 yaşında hastalandı ve bir süre sonra Hakk'a yürüdü.

Hakkında yazılan eserlerden Enîsu't-tâlibin'in verdiği bilgilere göre Hakim Tirmizi'nin eserlerini okumuş ve fikri olgunluğa o eserler sayesinde ermiştir. Hatta yirmi iki yıldan beri onun tarikında olduğunu söylediği kaydedilmektedir. Bu ifadeler, O'nun tasavvufun amelî ve âhlakî tarafından başka, fikri tarafıylada ilgili bulunduğunun delilidir.

Şah-ı Nakşbend hazretleri çok mütevazi bir hayat yaşadı. Haramlardan titizlikle sakınır, ruhsat yolundan çok, azimet tarikini ihtiyar ederdi. Misafirlerine ikramdan hoşlanır, hediyeye hediye ile mukabele etmeye çalışırdı. Mahlûkatın tümüne şefkat nazarıyla bakardı.

ÜVEYSÎ ÜSTADI GUCDÜVÂNÎ

Çağına yetişmeden, yüzyüze görüşmeden feyz aldığı "üveysî" mürşidi Abdülhâlik Gucdüvânî ona âlem-i mânâda şu nasihatta bulunmuştu: "Oğlum Bahâeddin, zikr-i ilâhi'den fariğ olma! Mahlûkata hâlisâne hizmet et. Çünkü Hakk'a giden yol, hizmetten geçer. Ayağını şeriat seccadesine koy, emir ve nehyde istikamet üzre ol. Daima azimetle amel et, sünnete ittibâ et, ruhsatları bırak, bid'atlerden kaç insanlar, hayvanlar ve bitkiler senden hizmet bekliyor. Hafi zikre sarıl. Allah yâr ve yardımcın olsun."

Bu vasiyetin tesiri ve fıtratındaki merhametin muktezasınca, onun yaralı hayvanlara baktığı; yaralarını tedavi ettiği hattâ, sokakların temizliğiyle bile meşgul olarak halka hizmet ettiği rivayet edilir.

Sordular:

- Sizin dervişliğiniz mevrûs mudur, yoksa mükteseb midir

Şâh-ı Naşkbend buyurdu:

- Bizim dervişliğimiz Hak cânibinden bir cezbedir. Hakk'ın ikrâmıdır.

- Peki sizin tarikınızda cehrî zikir, halvet ve semâ var mıdır?

- Hayır, yoktur.

- Öyleyse sizin tarikatınızın esası nedir?

- Bizim tarikatımızın esası "halvet der-encümen"dir. Yani zâhir halk ile, bâtın Hakk ile bulunmaktır. "El kârda, gönül yârda" olmaktır. Nitekim Kur'an'daki: "Ne ticaret ve ne de alış-verişin Allah'ın zikrinden alıkoymadığı erler vardır" (en-Nûr. 24/37) âyetinde bunlara işaret vardır.

Şâh-ı Nakşbend hazretleri, ileri ufuklara bakmayı daima yükselmeyi öğütleyen bir mânâ sultanıydı. Müridlerine: "Eğer himmetimizi yüksek tutmaz, oyununuzu büyük oynamazsanız, size hakkımı helâl etmem. Üstün himmette öyle olmalısınız ki, ayaklarınızla başıma basmalısınız." Yani sizin mânevi dereceniz benden daha yukarılara ulaşmalı.

Lion Of The Desert (Umar Al Mukhtar)

http://i49.tinypic.com/2czszg4.gif

Lion of the Desert is the dramatic action epic of the struggle of Omar Mukhtar, leader of the Muslim resistance in North Africa in the 1920’s and 30’s, against the imperialism of Mussolini and the Italian army. Despite the challenge of overcoming the fascist Italian war machine with only faith and wisdom, the Muslims led by Mukhtar maintained their resistance and refused to be conquered.

Direct Download

The Message – The Story Of Islam

http://i46.tinypic.com/2pyojsj.jpg

It is the 7th century and in Mecca, where powerful leaders are in conflict with Muhammad who attacks the many injustices their way of life produces – slavery, drunkeness and cruelty. Muhammad claims to have seen a vision of the Angel Gabriel and calls to the people of mecca to worship one God only. After a revelation from God, Muhammad agrees to take arms against Mecca and at the Wells of Badr the inexperienced Muslim troops are victorious. However, at the Battle of Uhud they are beaten. They accept a ten year truce, so that they can continue to spread the word of God. Muhammad is the Prophet….The Messenger of God. (English Version)

Direct Downloads

Mosque Wallpapers



1920X1200 - 1024X768 | JPEG | 40 FILES | 28.5 MB | RAR

RAPID-SHARE DOWNLOAD

Ahiret

Cennet ve Dereceleri

Cehennem Azabı



BELGESEL | AVI | 640X368 | 153 MB | RAR

http://rapidshare.com/files/208931636/5.Cehennem.Azabi.rar

Sura Üfleme ve Kabirlerden Haşra Gidiş

Kıyametin Korkunç Halleri

Ölümün Dehşeti



BELGESEL | AVI | 640X368 | 101 MB | RAR

http://rapidshare.com/files/208930925/2.Olumun.Dehseti.rar

Ölümü Hatırlamak

Mawlana Jalaluddin Rumi Poems Collection [Turkish]

Mawlana Jalaluddin Rumi Poems Collection [English]

Mawlana Jalaluddin Rumi Poems Collection [German]

Mawlana Jalaluddin Rumi Poems Collection [Persian]

Mawlana Jalaluddin Rumi Poems Collection [Russian]

Mehter Marşı

Ne Güzel - Beytullah Kuzu

Peygamber Gelse - İbrahim Sadri

Orientalist Art Paintings

1001 Nights - The Adventures Of Sindbad



1001 Nights - The Adventures Of Sindbad [FINAL] | HOG | 35 MB | RAR

You might have heard about the exploits of Sindbad the Sailor, but do you know how he met his one true love and saved her from a fate worse than death? Now you can find out as you become the legend in this new hidden object adventure!

Help Princess Chalida locate the seven gems of her royal crown and break the curse that has trapped her in a body of wood. Find hidden objects, identify specific spots in each scene and overcome powerful guardians as you seek out the precious stones. Along the way, you'll have to solve dozens of clever riddles and beat eight challenging mini-games. Before you're through, you'll find a crystal in the heart of a volcano, outsmart a scheming ice god and defeat a raging sea demon, all in the name of adventure!

http://hotfile.com/dl/21603729/bd0a963/1001_Nights_The_Adventures_Of_Sindbad_unpack_and_play.rar.html

OR

http://rapidshare.com/files/324865930/1001_Nights_The_Adventures_Of_Sindbad_unpack_and_play.rar

Şeyh Şamil Kafkas Kartalı



Çizgi Film Türkçe

Şeyh Şamil, Rusların, Kafkasya’da ortadan kaldırmak istediği İslâm’ı tekrar yaymak için uğraşan ve düzenli Rus ordularını dize getiren büyük bir mücahitti. Şamil, Rusların, Kafkasya`daki Müslüman Türkleri esaret altına almak ve İslâmiyeti yok etmek için bütün güçleri ile uğraştığını görünce cihâd aşkıyla ortaya atıldı. Kafkasya`da yaşayan Türkler, onu başlarına imam seçtiler. İmam Şamil, daha önce Rusların esaretini kabul etmiş kabileleri de saflarına katarak, düzenli küçük bir ordu kurdu. Bu küçük ordusuyla 25 sene, İslâmiyet`i yok etmek ve Müslümanları ortadan kaldırmak isteyen Ruslara kan kusturdu. Nice generallerini harp meydanlarında öldürüp, nicelerini de küçük düşürdü. Eşsiz bir mücadele ile hayatını geçiren Şeyh Şâmil, 1870 yılında Medîne-i Münevvere`de vefât etti.

Şifre: http://www.sadecegir.com/

http://rapidshare.com/files/229558091/Seyh_Samil_sadecegir.com.part1.rar.html
http://rapidshare.com/files/229558095/Seyh_Samil_sadecegir.com.part2.rar.html
http://rapidshare.com/files/229558099/Seyh_Samil_sadecegir.com.part3.rar.html

700 Orientalist Paintings



VARIOUS SIZES | JPEG | 700 FILES | 250 MB | RAR

http://uploading.com/files/b8378bac/700_Orientalist_Paintings.part1.rar
http://uploading.com/files/84c55dd4/700_Orientalist_Paintings.part2.rar
http://uploading.com/files/4b78eb9b/700_Orientalist_Paintings.part3.rar

Treasure Fleet - The Adventures of Zeng He



Between 1405 and 1433, Mongolian & Muslim Admiral Zheng He of China led seven epic voyages to more than 30 countries, including Sri Lanka, India, Indonesia, Malaysia, Vietnam, Kenya and Tanzania. The admiral and his crew gathered knowledge and wealth from Indochina to Africa for China's Ming empire. These voyages were the biggest naval expeditions mounted at the time. Zheng He was bigger than life and could have changed the course of history. But after the seven voyages, he and his Treasure Fleet were forgotten by China, and the world, for six hundred years. National Geographic photographer Michael Yamashita sets sail to discover why.

To celebrate the 600th anniversary of Zheng He's maiden exploration voyage, Michael Yamashita traveled over 10,000 miles from Yunnan in China to Africa's Swahili coast taking over 40,000 pictures for the feature story on this great explorer, published in the July 2005 edition of National Geographic.



Technical Specs
Video Codec: XviD
Video Bitrate: 1890 Kbps
Video Resolution: 704x448
Video Aspect Ratio: 1.57 / 11:7
Video Framerate: 29.97
Quality Factor: 0.20 b/px
Audio: English
Audio Codec: Dolby AC3
Audio Bitrate: 192 kb/s @ 48KHz
Audio Channels: 2
Runtime per Part: 1 hour, 33 minutes
Number of Parts: 1
Part Size: 1400 MB
Ripped by: PolarBear

http://rapidshare.com/files/63742582/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part01.rar
http://rapidshare.com/files/63744023/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part02.rar
http://rapidshare.com/files/63745286/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part03.rar
http://rapidshare.com/files/63746900/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part04.rar
http://rapidshare.com/files/63747996/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part05.rar
http://rapidshare.com/files/63748837/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part06.rar
http://rapidshare.com/files/63749670/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part07.rar
http://rapidshare.com/files/63750846/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part08.rar
http://rapidshare.com/files/63752148/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part09.rar
http://rapidshare.com/files/63753261/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part10.rar
http://rapidshare.com/files/63754259/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part11.rar
http://rapidshare.com/files/63754989/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part12.rar
http://rapidshare.com/files/63755778/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part13.rar
http://rapidshare.com/files/63756399/National.Geographic.Treasure.Fleet.The.Adventures.of.Zheng.He.part14.rar