------

Mustafa İslamoğlu'nun Saptırıcı Yazıları



Arif Çevikel ve Sami Hocaoğlu mahlaslarını da kullanan Mustafa İslamoğlu isimli yazar, okuyucularını yanıltıcı görüşler öne sürmektedir.

Aşağıdaki yazılar kendi sitesinden kopyalanmıştır. Gerekli görülen yerlerde cevap verilmiştir.

http://www.mustafaislamoglu.com/haber_detay.php?haber_id=393&Makale_id=393

Müzik aleti çalmayı öğrenmek zaman israfı mıdır?

Esselamu Aleykum

Sayın Hocam

Kız kardeşim biraz müziğe meraklı, keman çalmayı öğrenmek istiyor bir keman edineyim, kursa gideyim, öğreneyim diyor. Ben de kendisine öncelikli olarak yapmamız gereken işler varken böyle bir şeyle uğraşmak hem zaman hem para israfı olur diyorum ama üzülüyor. Bu durumda ne yapmamı önerirsiniz sayın hocam? Bir müzik aleti çalmayı öğrenmek zaman israfı mıdır? Kardeşimi nasıl yönlendirmeliyim?Zamanınızı aldım, hakkınızı helal edinAllah yardımcınız olsun..
08/10/2008

Aziz mümine, mukabil tebrik ve dualarımla. eğer kardeşinizin müziğe kabiliyeti varsa ki bu Allah'ın ikramı sayılır, bu kabiliyet ziyan olmamalı. İki şartla: Ona verilecek bedel ailenin zorunlu geçimi olmamalı, musiki ile uğraşırken farzlarını ihmal etmemeli. vesselam.

Cevap:

İmam-ı Rabbanî rahmetullahi teâlâ aleyh diyor ki:

"Kıymetli ömrü, lüzûmsuz mubâhlara bile harcamamalıdır. Harâm ile geçirmemek, elbette lâzımdır. Tegannî ve şarkı ile meşgûl olmamalı, bunların nefse verecekleri lezzete aldanmamalıdır. Bunlar bal karışdırılmış, şekerle kaplanmış zehrdir." (Mektubat, c.3, m.34)

"Mûsikînin harâm olduğunu bildiren, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ve fıkıh âlimlerinin yazıları o kadar çokdur ki, saymak güçdür. Tegannînin câiz olduğunu gösteren, mensûh bir hadîs veyâ bir fetvâ görülürse, ehemmiyyet vermemelidir. Çünki hiçbir âlim, hiçbir zamanda, tegannînin mubâh olduğuna fetvâ vermemiş, raks [dans] etmeğe izin verilmemişdir. İmâm-ı Zıyâeddîn-i Şâmî "rahmetullahi aleyh", Mültekıt adındaki kitâbında böyle bildirmekdedir." (Mektubat, c.1, m. 266)

Daha fazla bilgi için bu sitedeki "Müzik Hakkında Alimlerin Yazıları" başlıklı makaleye bakınız.

http://www.mustafaislamoglu.com/haber_detay.php?haber_id=193&Makale_id=193

Evet, İmam İbn Teymiyye, hocası İbnu'l-Cevzi, büyük talebesi ibn Kayyım el-Cevziyye "Bile bile terkedilen namazın kazası olmaz" demişler.

Cevap:

Kaza namazları ile ilgili bir soruya cevap verirken sarfettiği bu sözler, Mustafa İslamoğlu'nun yücelterek bahsettiği İbni Teymiyye'yi ve İbni Kayyım'ı aslında yeterince okumadığını, tanımadığını göstermektedir. Çünkü İbnu'l-Cevzî, h. 508'de doğmuş, h. 597'de vefat etmiştir. Ebül-ferec ibni Cevzî adı ile meşhurdur. İbni Teymiyye ise h. 661 (m. 1263) de doğmuş, 728 (m. 1328) de ölmüştür. Yani, İbni Cevzî vefat ettiğinde, İbni Teymiyye henüz doğmamıştı bile!

http://www.mustafaislamoglu.com/haber_detay.php?haber_id=143&Makale_id=143

Adet halindeyken oruç tutabilir miyim, dinen bir sakıncası var mıdır?
03/03/2007

Bu Hz. Aişe'nin kendi yaklaşımını aktardığı bir hadise dayanılarak tüm imamlarımız tarafından bir ruhsat olarak değil sanki bir yasak olarak değerlendirildi. Allah’u alem bizim konuyu Kur'an ekseninde yeniden tarayarak vardığımız sonuç o ki, vahye göre hayız "ezen" yani "rahatsızlıktır".Hasta bir kimsenin orucunu isterse erteleyebileceği ve gününe gün kaza edeceği, istemezse ertelemeyeceği hükmü ise Bakara 184'ün açık hükmüdür. Bu sorunuzun cevabını ben değil Kur'an böyle vermiştir. Ona sorup cevabını aldınız.

Cevap:

Hadis ve Şâfi'î fıkıh alimi İmam-ı Şa'rânî (vefatı m. 1565) rahimehullah diyor ki:

"Dört imam, hayız ve nifas halinde olana oruç tutmanın haram olduğunda, tutarlarsa sahih olmayıp, kaza etmelerinin lazım geldiğinde ittifak etmişlerdir." (Mizan-ül Kübra (Dört Hak Mezhebin Büyük Fıkıh Kitabı), Berekat Yayınevi, İst., 1980, s. 390)

Şimdi, İslamoğlu'nun şurada söylediklerine bir bakınız. Bunlardan anlaşılan:

1. Tüm imamlar yanılmış(mış),

2. Kendisi konuyu "Kur'an ekseninde" yeniden değerlendirmiş,

3. Kendisi, Kur'an-ı kerime uygun cevap vermiş(miş),

4. Haşa, tüm imamlar ve hatta Hazret-i Âişe validemiz radıyallahü anhâ Kur'an-ı kerimi doğru anlamamışlar, doğrusunu İslamoğlu anlamış!

Bunlar aklı başında bir insanın söyleyeceği şeyler değildir.

Mustafa İslamoğlu'nun 6/07/2007 makalesinde şu edeb dışı ifadeleri görüyoruz:

http://www.mustafaislamoglu.com/makaleler.php?haber_id=1630&Makale_id=1630

AK Parti’nin önümüzdeki seçimde kazanacağı seçim zaferinde aslan payına sahip olan dindar kitleler AK Parti’yi “Hubbu Ali” yüzünden değil “buğzu Muaviye” yüzünden desteklemiş olacak. Yani partinin politikalarına muhabbet besledikleri için değil, milli irade hırsızı azgın azınlığın tahakkümüne buğzettikleri için destekleyecekler.

Cevap:

Burada, Hazret-i Muaviye'ye (radıyallahü anh) buğzetmek ile, "milli irade hırsızı azgın azınlığın tahakkümüne" buğzetmek arasında yaptığı benzetme akıl sahiplerinin gözünden kaçmamaktadır.

İmam-ı Kurtubî (rahime-hullahü teâlâ) derki: "Ashab arasında birçok muhalefet ve muharebeler olmuştur. Bununla beraber hiç biri diğerinin nifakına hükmetmemiştir. Onların bu husustaki hâlleri, ahkâm babında müctehidlerin hâlleri gibidir. Ya hepsi hakka isabet etmiştir denilir, yahut isabet eden bir tanesidir. Fakat hata eden mazur olur. Çünkü o reyine ve zannına göre muhataptır. İşte bunlardan birine meâzallah bir şeyden dolayı buğzeden kimse âsî olur; tevbe etmesi gerekir." (Bkz: A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Yayınevi, 1983; c.1, Bab:33, s.345)

Allâme İbni Hacer el-Heytemî (rahime-hullahü teâlâ) diyor ki: Hadis ravisi Müslim'in en yüce şeyhlerinden, asrının imamı olan Ebu Züra er-Razi demiş ki: "Birisi, Resulullah'ın (aleyhisselam) eshabından birisini noksanlıkla ayıplarsa, gerçekten o kimsenin zındık olduğunu bil. Çünkü Resulullahın (aleyhisselam) peygamberliği doğrudur. Kur'an-ı kerim de doğru bir kitapdır ve Peygamber'in (aleyhisselam) getirdiği din de hakdır. Bunların hepsinin hak, doğru oldukları itikadı bize sahabeden gelmiştir. Onları (sahabeleri) cerh eden, ayıplayan kimse, ancak Allah'ın kitabını, Resulü'nün sünnetini iptal etmek ister. Öyle ise cerh edilmek o kimseye daha yakışır ve zındıklık, sapıklık, yalan söylemek, fasıklık nitelikleriyle nitelenmeye o kimse herkesden daha layıktır." (Es-Savâiku'l-Muhrika, Bedir Yayınevi, İst., 1990, s. 452)

Murat Yazıcı

0 Comments:

Post a Comment