------

Maranki ile GDO'lar Üzerine Çok Özel

Prof. Dr. Ahmet Maranki, Milli Gazete yazarı Nedim Odabaşı'nın GDO'larla ilgili sorularını yanıtladı.



Prof. Dr. Ahmet Maranki, gazeteci yazar Nedim Odabaşı ile GDO'lu gıdalarla ilgili bir röportaj gerçekleştirdi.

Geni değiştirilmiş ve hibrid (melezleştirilmiş) bitkilerle ilgili "Biz bundan 2 sene önce çok önemli mesajlar vermiştik. Son günlerde GDO bombardımanı kopuyor" diyen Maranki, "Ben çok mutluyum. Biz üç sene önce, Avrupa'daki patateslerinin Arjantin'den tozlarının getirilip cips yapıldığı, çocuklarımızın mahvedileceği, yediğimiz domateslerin kabuklarının kalınlaştırılıp domuz geniyle karıştırılıp kabuğunun sertleştirildiği gibi pek çok konuyu gündeme getirdiğimizde, bize deli hükmünde bakmışlardı, şarlatan demişlerdi. Şimdi o gün çok önemli tartışma için ortaya attığımız taşı çıkarmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.

Nedim Odabaşı'nın Ahmet Maranki ile yaptığı Milli Gazete Röportajı:

M.G: Şifalı bitkiler bizim gerçeğimiz, öteden beri tabiat eczanesinin bize verdiği bu değerleri kullanmaktayız. Modern tıp, şifalı bitkileri geri plana itmiş gibi bir görüntü vardı. Şifalı bitkileri tekrar hayatımıza sokan birisi olarak neler söyleyeceksiniz?

A.M: Ben uzun yıllar Amerika'da ve Rusya'da devlet adına görevlerde bulundum. Amerika'da tarım çiftliklerinde Rusya'da 15 yıla yakın üniversitelerde, Pazar ekonomisti olarak pek çok araştırmalarda bulundum. Eşim de uzun yıllar integretif tıp alanında buralarda çalışmalarda bulundu. Hem Amerika'dan hem Rusya'dan Türkiye'ye baktığımızda, Türk insanının mutluluk yaşlarında emekli çağlarında hastane kapılarında olduğunu gördük.

Ülkemizin sağlık harcamalarının çok yüksek seviyelere çıktığını gördük. Önce kendimiz, ailemiz, çevremize baktığımızda hastane kapılarında vaktimizi geçirdiğimizi gördük. Bu Amerika'da böyle değildi, Avrupa'da hiç değildi. Yaptığımız çalışmalarda Avrupa'da, Amerika'da ve Rusya'da integretif tıp diye bir modelin ortaya konulduğunu gördük. İntegratif tıp, yani bütünsel tıp.

Bugünkü modern tıp denilen Ortodoks tıbbın engin tecrübelerini kabul ediyoruz, bunun yanında bitkilerin, renklerin, taşların, kokuların, aroma terapi, fitoterapi, çamur terapisi, inanç terapi, nokta masaj tedavisi gibi pek çok yan dalların şifasını da ortaya koyuyoruz. Bu eksikliği gördük ve Türkiye'de uygulamaya karar verdik. Türkiye'de doktorlar var, hastaneler ve ilaçlar var. Geldiğimizde bir çalışma yaptık. Konuşmaya başladık. 149 canlı yayın yaptık. Tüm bu bilgileri toplumla paylaştım ve yüzde 48'lere varan reytingler aldım. Ulusal ve uluslar arası kanallarda bu bilgileri paylaştım. Ben Avrupa'da daha çok etkiliyim. Hollanda Sağlık Vakfı Genel Başkanıyım...

Kainatın her yerinde hikmet var

Dünyanın her yerinde ve ülkemizde 308 canlı konferans verdim. Konuştuk, ardından kitaplar yazdık... Şifalı bitkiler kitabı. Bu ülkede şifalı bitkiler kitabı yok muydu? Vardı... Bizden önce 120'ye yakın şifalı bitkiler kitabı vardı ülkemizde. Ama bizim kitabımıza dikkat ederseniz, kozmik bilim ışığında şifalı bitkiler yazmaktadır. Kozmik bilim nedir? Kozmozda olan her şey, havanın da, suyun da, güneşin de, ayın da, inanç yapımızla ters düşmeyen bir yapıyı ortaya koymaya çalıştık.

Allah'ın yarattığı her şeyde bir hayır vardır, hikmet vardır prensibinden hareket ettiniz?

Kesinlikle... Zaten, "kozmik bilim", "kozmos" demek Allah'ın yarattığı her şeydir. Taşlardan renklere, kokulardan sulara, güneşin ayın hareketine, hilalinden dolunayına... Ayette ne buyuruluyor: "Ayın hareketinden ibret almaz mısınız?" Biz ibret aldık... Ay ne yapar? Suları çekip, iter... Bedenimizde de vardır, bu. Suları çekip ittiği için ay, bu günlerde biz de bedenimizle ilgili çalışmalar yapabiliriz. Ne günlerdir bu günler?

Peygamber Efendimizin (sav) 13, 14, 15 gün oruçları vardır biliyorsunuz. Efendimiz der ki, "Siz bir gün önce, bir gün sonra da tutun" Bütün kavimler bunu tutmuştur... Kozmik beden temizliği dediğimiz, on yaş gençleşme dediğimiz, kötü pisliklerin bedenden ayın çekim gücüyle atıldığı bir terapiyi getirdik. Dört yıldır ülkemizde yaptırıyoruz. Şifalı bitkiler kitabı da işte böyle bir düşünceden çıktı. Biz Türkiye'de 450'ye yakın bitkiyi aldık. Hastalıklara nasıl tedavide yardımcı olunur? Şifalı bitkiler sadece tedavi amacıyla kullanılmaz. Nedir? Modern tıbbın ışığı altında.... Türkiye'de hasta tedavi etmek, ilgili tababet kanunu gereği hekimlere aittir. Biz, önerilerimizle insanlara hekimlerin görüşleri doğrultusunda, bitkinin, suyun, taşın, termalin bir araştırma yaparak, toplumsal bilinç sahibi bir vatandaş olarak ortaya koymaya çalışıyoruz.

Siz modern tıbba ve toplumun bilinçlenmesine yardımcı olacak enstrümanları ortaya koyuyorsunuz?

Evet... Allah'ın ilk emri okudur... Biz insanların okuması için bu kitapları yazıyoruz. İlk kitabım yaşam enerjisidir. Şifalı bitkiler, masajla tedavi kitabı, noktalarla tedavi kitabı, şifalı yemekler kitabı, yaşam enerjisi kitabından çıkmıştır. Daha sıra da şifalı taşlar, sağlıklı düşünme kitabı var. Bu sekiz kitapla serimizi tamamlamış olacağız. Konuştuk, yazdık yetmedi....

Şifalı bitkileri kim nerden bulacak? Nasıl toplayacak? Nerede kurutmuş? Nerede muhafaza etmiş? Her bitki için... Sonra nerede mamül hale getirmiş? Kapsül yapılıp jelatini ne? Domuz mu? Jelatininde istenmeyen şeyler var mı? Maranki ve Kozmik bilim ekibi bunu da düşünmüş, kendi ürünlerini yaparken, bütün bunların ürünlerini ortaya koymuş. Binlerce dönüm organik araziler tutmuş. Burdur'da, Alanya'da, Yozgat Çekerek'de binlerce dönüm arazide bu ürünleri yetiştirmiş, buralarda ehil insanlarca toplanıp kurutulmuş ve ilaç fabrikalarında bunları drog, tablet ve kapsül hale getirmiş. Bütün bunlar bu ülkede Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan ilk uygulamalardır. Peki piyasada droglar yok mu? Var, ama hepsi de yabancıların.

Bir takım güçler, tröstler hayırlı işleri engelliyor

Biz Kur'an ve sünnetullah'da bildirilmeyen hiçbir metodu halkımızla paylaşmıyoruz. Bizim programımızı Yaratıcı hazırlamış. Yaratıcı bizim emrimize kozmozu, kainatı vermiş. Benim, 26 tane bitkisel drogum var, bunun 20 tanesi Kur'an'da ve Sünnetullah'da geçen bitkilerdir. Efendimizin bizzat tavsiye ettiği üründür. Mesela, kapari.... Dünyada adı yoktur bunun. İlk defa biz ürettik. Gebere otudur. Anadolu'da üretilen bir bitkidir. Tarlalarda kenara köşeye atılan bir bitkidir. 40 sene kadar önce yabancılar bunu alıp Fransa ve İspanya'da, aynı ekolojik bölgede olduğumuz için yetiştiriyorlar.

Şu an bu ülkeler 20 milyar dolar gelir elde ediyorlar. Kanser hastalıklarında kan temizleyici, bir yardımcı preparat olarak kullanılması için, tarım bakanlığından ruhsatlandırdık, ama çok acı bir şey, bir yıl sonra bize kapari hapınız yasaklanmıştır diye bize bir yazı geldi, tarım bakanlığından. Şu an süreç devam ediyor.

Kontrol genel müdürlüğünden sorumlu Prof. Dr. Nevzat Arık'ın master tezi, kapari bitkisi üzerinedir. Ama bugünkü yönetim, bir rapor gereği bu bitkiyi yasaklayabilmiştir, ama bu süreçler aşılacaktır. Avrupa Birliği sürecinde artık Avrupa Gıda Kodeksi dikkate alınacaktır. Benim tek temennim şudur: Ben Kastamonu İnebolu'luyum, benim İnebolulu vatandaşım da, Şemdinli'deki vatandaşım da Almanya'daki insan gibi yaşasın. Onun gibi kanuni haklara sahip olsun. Ülkemizdeki bir takım güçler, holdingler ve tröstler, bu ülkenin faydasına olabilecek şeyleri engelleme erkinde görüyorlar kendilerini. Bunu çözecek tek şey eğitimdir, yasama yürütme yargıdır. Biz bundaki eksiklikleri Avrupa Birliği'ndeki kanun ve mevzuatlarla aşabileceğimiz kanaatindeyim.

Şifalı Bitkiler kitabımız işte bu aksaklıkları gördüğümüz için ortaya çıktı. Şifalı Bitkiler kitabında sadece bitkiler yok, hastalıklara önerilen yardımcı preparatlar var. Artı genetiği değiştirilmiş bitkiler ve hibrit tohumlarla ilgili bilgiler de var.

Biz de oraya gelmek istiyorduk. Gündemdeki GDO tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geni değiştirilmiş ve hibrid (melezleştirilmiş) bitkilerle ilgili biz bundan iki sene önce çok önemli mesajlar vermiştik. Son günlerde GDO bombardımanı kopuyor. Ben çok mutluyum. Biz üç sene önce, Avrupa'daki patateslerinin Arjantin'den tozlarının getirilip cips yapıldığı, çocuklarımızın mahvedileceği, yediğimiz domateslerin kabuklarının kalınlaştırılıp domuz geniyle karıştırılıp kabuğunun sertleştirildiği gibi pek çok konuları gündeme getirdiğimizde, bize deli hükmünde bakmışlardı, şarlatan demişlerdi. Neslimiz yok oluyor, bu kadar ilaç tüketimi, 30 milyar dolarlar, her yıl üç-beş milyar dolarlık ilaç tüketimi artarken ve biz bunları gündeme getirirken, acaba bunların arkasında kim var demişlerdi. Bizim arkamızda Yaratıcı vardı, inanç değerlerimiz vardı, halkımız vardı.

Bu kaygıyla bunları söylemiştik. Artı, bunları söylemememiz için bizlere binlerce dolarlık teklifler de yapıldı. Biz bir taş attık... Biz tütün eksperiyiz, endüstri mühendisiyiz, siyaset profesörüyüz. Ülkemizin geleceği elden gidiyor, ey ehiller, ey profesörler, ey iktidar sahipleri, sosyal dernekler, gönüllü teşekküller diye feryat ettik. Şimdi attığımız taşı çıkarmak için uğraşan binlerce uzmanı görüyoruz. Hatta hekimlerimiz bile artık ot uzmanı kesildi. Ben buradan Onkoloji vakfından Erkan Topuz Hoca'ma, Ender Saraç'a, İbrahim Saraçoğlu'na bu konuları gündeme taşıdıkları için şükranlarımı sunuyorum.

Türkiye şifalı bitki zenginidir

Türkiye'nin bitki florasını en iyi bilen insanlardansınız. Şifalı bitkiler floramız hangi kategoridedir?

Ben Türkiye'nin her tarafında konferanslar verdim. Mardin'in Dargeçiti'ne ilk defa ben gittim. Eğitim Bir Sen'in düzenlediği bir konferansa katıldım. Kimsenin Türkçe bilmediği burada verdiğim konferanstan aldığım lezzeti, başka yerlerden almamışımdır. Ülkemiz şifalı bitkiler açısından en zengin, tesbit edilebilen 9 bin 600 endemik bitkiye sahiptir. Çok araştırıldığında bu sayı, 15 bine bile çıkabilir. Sadece benim şehrim Kastamonu'da dünyada olmayan 3 tane bitki var.

Rahmetli Hüseyin Uçar hocamız vardı, bunlar Türkiye'de botanik biliminin kitaplarının hazırlanmasına sebep olmuşlardır. Hüseyin Hoca, hangi rakımda hangi bitkinin olduğunu çok iyi bilirdi. Ülkemiz, maalesef, dağlarımızda tonlarca alıç, kalp damar hastalıklarının ilacı olarak bilinir, ahlatlar, armutlar, binlerce karabaş otu, tarlalarda duruyor. Deve dikenleri etrafımızı tırmalıyor. Deve dikenlerinin dünyada orijinal isimleri var. 10 gramı, 50-60 euroya satılıyor. Deve Dikenleri tarlalarda duruyor. Bütün bunları topluyoruz şimdi....

Tokat'ta insanlara dağdaki alıçları toplayın getirin, alım merkezlerimizde kilosu 10 milyon liraya alıyoruz. Deve dikenlerini toplattırdık, hap yaptık Türkiye'de ilk defa. Deve Dikeni, karaciğerin tek ilacıdır. Sarı Kantaron, psikolojik hastalıklarda, depresyon hastalıklarında dünyada üzerinde araştırma yapılan en önemli bitkidir. Karabaş otu, Bamya Çiçeği, Zencefil, Isırgan, Sarımsak tableti, Kişniş, Yeşil Çay tabletleri yaptık.

Geçtiğimiz günlerde "çaylarda tehlike olabilir" dedik... Çayların üzerine azot gübre atılıyor, hava nemli olduğu için bu da çayların yaprağında bozukluklara sebep olabilir. Aman, gübrenizi toprağa atın dedik... Bunlar da olumsuz kimyasal etkiler yapabilir. Biz ülkemizi seviyoruz, bu ülke bir çay ülkesi. Karadeniz halkına da müjde diyorum. Bu ülkede yeşil çayın tabletini ilk biz yaptık, posasıyla birlikte. Biz Karadeniz halkımızı ve ülkemizi destekliyoruz.

Çayımızı içeceğiz, ama ne zaman? Yemeklerden bir saat sonra... İçine bir iki damla limon sıkılırsa daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Yeşil Çay'ın dünyanın en güçlü antioksidanı olduğu Almanya'da yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Ekinezya Çayı'nın tabletini yaptık. Ekinezya Çayı, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin en önemli temel maddesidir. Bağışıklık sisteminin, domuz gribinin en etken maddesidir. Domuz gribi diye bir grip yoktur bana göre.. Grip, çok fonksiyonlu viral bir enfeksiyondur diye düşünüyorum. Ben hekim değilim. Ekinezya, zencefil ve bamya çiçeğiyle çocuklarınızı hastalanmadan yıllarca koruyabilirsiniz. Bununla birlikte çok sayıda şifalı bitkinin tabletini yaptık...

Ben aslında Eczacılık Fakültelerinde okutulan kitaplarda yer alan bilgileri sizinle paylaşıyorum. Ama bunları topluma anlatan bir birim yok. Üniversitedeki hocalar talebelere anlatıyor. Talebeler uzman olduktan sonra toplumla paylaşmıyor. Bununla kalmadık, saç bakım yağı da ürettik. Saçınız dökülüyorsa, ısırgan, sarımsak, çam yağı, buğday yağı, biberiye yağı. Bunları karıştırın ve bakın 15 gün sonra saçınız çıkıyor mu çıkmıyor mu? Hiçbir yan etkisi yoktur. Romatizma için hardal yağı, biberiye yağı, kekik yağı ürünlerimiz var.

Bütün bunlar dışında neler yapıyorsunuz?

Konuşuyoruz, yazıyoruz, şifalı bitkilerle ilgili tabletler üretiyoruz, bütün bunlardan sonra sempozyumlarımızda ruhsal ve bedensel arınma seansları gerçekleştiriyoruz. İnsanların sağlıklı yaşamasına bir çığır açıyoruz. Kainat eczanesinde insanın hastalanmaması için bütün bitkiler mevcuttur. Hastalandığınızda zaten doktorlar var... Sadece bitkilerle tedavi olmanız mümkün değil. Peygamber Efendimiz (sav), "Yüzük takın" demiş. Ama, hangi taşlı yüzüğü takacaksınız? Taş çok önemli...

Taşlarla ve kokularla tedavi

Taşlardan gelen enerji var, şifalar var. Ne zaman doğduğunuzun çok çok önemi vardır. Peygamber Efendimiz (sav), "Koku sürünün" demiştir. Neden binlerce çeşit bitkinin kendilerine ait kokuları var? Kokular bizim için... Hangi burçta, hangi şakranızın, hangi rengi kullanacağınız çok önemlidir. Elbiselerin rengi bile çok önemlidir. Sıbgatulllah.... Allah'ın boyası vardır... Moraliniz bozuksa morla boyanırsınız. Triotleriniz mavidir, kalbiniz yeşildir. Osmanlı 400 sene Darüşşifada yeşil odalarda su sesiyle kalp ve akciğer hastalıklarını tedavi etmiştir. Toprakla yedi renkle ilgiliyiz biz. Oturma odanızın rengi yeşil tonları olmalı, çalışma odanızın rengi mor olmalı.

Renkler aslında psikolojimizi yansıtır. Bir hanım başörtüsünü mor alıyorsa, moralinde bir sıkıntı vardır. Siyah alıyorsa, onda problem vardır. Siyah yoktur, karanlık bir renktir, bütün enerjileri çeker çünkü. Onun için biz laciverti, moru, lilayı öneriyoruz. Sınıfların rengi sarı bütün okullarda. Sarı ne rengi, mide rengi... Çocuklarımızın hepsi obez oluyor.

Bütün bunlar da yetmez hastalanmamak için, nokta ve masaj tedavisi de gerekir. Eşimin Rusya'daki ders kitaplarıdır bunlar. İnsanlar elleriyle diğer bölgelerine dokunarak kendilerini tedavi edebilecek. Kısırlıktan başağrısına, sigara bırakmadan pek çok hastalığa noktalarla tedavi etmek mümkün.

Refleksoloji bilimi bunun için var, Prolaktif Masaj bunun için var. Bunları dört beş sene önce konuşan hiç kimse yoktu. Uzmanlar yeni yeni bu konularda çalışmalar yapmaya başladılar. Masaj dedik, bizim masajlarımızın da çakması çıktı. Türkiye'ye yeni bir gündem getirdik. En önemli tedavi metodumuz, termal sular. Ülkemiz dünyanın en önemli termal merkezlerinden. İnşallah Afyon Gazlı Göl bölgesinde, kozmik yaşam sağlık merkezini kuracağız. İnsanlar bir hafta içinde bütün sıkıntılarından arınarak gidecekler.

Termal kültürü yok ediliyor

Denizli'de termal bölgesinde, Bursa termal bölgesinde, Samsun Kozaklı termal bölgesinde bu sağlık hizmetini insanlarımızın hizmetine sunmazsak, insanlarımızın hastane kapılarındaki çilesi bitmeyecektir. Eskiden ilaçlar yoktu, kaplıcalar vardı. Kaplıca kültürü yok ediliyor ülkemizde. Bu kültür, modernize edilmiş şekilde, hijyenik olarak Türk ve Anadolu insanının hizmetine muhakkak sunulmalıdır.

Biz bu kültürü yaşatmaya çalışıyoruz. Arınma kamplarımızı termal tesislerde gerçekleştiriyoruz. Küresel ısınma sebebiyle Akdeniz'de biten turizm potansiyelini artık yayla turizmine, termal turizme doğa turizmine kaydırmalıyız. Son olarak en önemli terapimiz, inanç terapimizdir. Biz Yaratıcı'nın emirlerine ters işler yaptığımızda hastalanırız. Hastalık, Allah (c.c)'ünü hatırladığımız en önemli sebep. Hastalık, Yaratıcı'nın bize şefkat tokatı. Sağlıklı günlerimizi anlamamızın bir değeri, ölçüsü. Dolayısıyla hastalıklardan korkmayacağız, ondaki mesajı anlamaya çalışacağız. Güzel insan olacağız, güzel göreceğiz, güzel düşüneceğiz, güzel yaşamaya çalışacağız.

İnşallah, hekimlerimizin kontrolünde sağlıklı yaşam merkezleri açarak, burada anlattığımız konularla ilgili ürünlerimizi sunacağız. Bir müjde daha vermek istiyorum: Türkiye'de bütün dünyada olduğu gibi kozmik centerler açacağız. Bu centerler da sağlıklı bitkilerimiz, droglarımız olacak. Keçi peynirimiz, lorlarımız, ahlatlarımız, meyve sularımız olacak. Bu dükkanları özellikle AVM'lerde Türk halkına hediye edeceğiz. Bir rahatsızlığınız mı var, hemen formüllere göre bitki sularınız hazırlanacak ve kendinizi zinde hissedeceksiniz. Bütün bunun modelini de bir ay içinde franchaising Cozmic Center olarak ortaya koyacağız. Bunlar bir ekonomik patlamaya sebep olacak.

Şu ana kadar 50'ye yakın kuruluş bize müracaat etti. Bir sonraki hedefimiz de termal merkezlerde arınma kamplarımızı kurmak. Sağlıklı yaşam için formüllerimizi ortaya koyuyoruz. Ürünlerimizle, bitkilerimizle, kitaplarımızla çok önemli bir yaşam tarzı ortaya koyuyoruz. İnsanlar bize www.maranki.com adresinden ulaşabilirler.

0 Comments:

Post a Comment