------

Marmara Depreminde Sismik Bomba Şüphesi



Adam diyor ki: “Deprem olmadı, sismik bomba atıldı” al başına belayı, olacak iş mi, ama şeytan da dürtüyor “neden olmasın?” diye.

Balıkçının biri “Tam deprem olurken göğe bir ateş topu yükseldi, gökyüzü aydınlandı, yıldızları tutacak gibi oldum” demesiydi belki de “fısıltı gazetesi”nin tirajı bu kadar büyük olmayacaktı. Balıkçının bu ifadesini başka görgü tanıkları da destekleyince ve bir de üstelik Büyükada açıklarında “ağların eridiği” söylentisi yayılınca “komplo teorileri” de devreye girdi.

Yarın depremin üçüncü haftasına giriyoruz. İlk haftanın sonundan beri konuşulan bir konu var. Hatta öyle ki kimi okurlar “Kardeşim bunu niye yazmıyorsunuz, niye saklıyorsunuz? diye sitem bile ediyor.

Konu şu: Marmara’daki depremin “görülmemiş” ölçüde büyük olmasının nedeni sadece doğa olayı olmayabilir, İzmit Körfezi’ne “sismik bomba” atılmış olabilir.

Böyle bir bomba var mı?

Şu ana kadar böyle bir bombanın imal edilip edilmediği konusunda resmi bilgi yok. Yok ama, teknik olarak mümkün. Sismik bomba şu oluyormuş: Dünyanın çevresine yerleştirilmiş bir uydu, dünyanın herhangi bir bölgesine, insan kulağının asla duymayacağı çok güçlü ses dalgası gönderiyor. Bu da yer sarsıntısına neden oluyor. Eğer bu ses dalgaları kırılmaya yüz tutmuş fay hatlarına gönderiliyorsa, sarsıntı çok daha şiddetli oluyor.

Madem lafa girdik, artık sürdüreceğiz mecburen. “Sismik bomba atılmış olabilir” teorisi nereden kuvvet buluyor? “Fısıltı gazetesi”nin haberlerine göre, CNN’de Ecevit’e sorulan bir soru akılları karıştırmış. CNN muhabiri “Depremde PKK parmağı olabilir mi?” diyor, Ecevit de “Zannetmiyorum” karşılığını veriyor, konu kapanıyor. Ama “komplo teorisi üretecek kapasitede” beyin taşıyanlarda merak başlıyor. “Ne demek PKK parmağı, yani biri istese deprem yapabiliyor mu?

Ardından şu sıralarda CİNE-5’te gösterilmeye başlanacak olan, “Komplo Teorileri” isimli film geliyor. İzlemeyenler için yazıyorum, eski bir ajan olan filmin kahramanı, çeşitli teoriler üretiyor ve ilgili makamlara bildiriyor. Bunlardan biri Amerika Başkanı’na düzenlenecek suikastle ilgili. Filmin kahramanı diyor ki “Başkanı öldürmek isteyenler, Türkiye gezisini bekliyor. Başkan Türkiye’deyken, sismik bomba atılacak, deprem olacak, İstanbul yıkılacak, başkan da enkaz altında kalıp ölecek.”

Nitekim filmin ilerleyen dakikalarında Başkan Türkiye’ye gelmeden az önce deprem oluyor ve binlerce kişi ölüyor.

“Fısıltı gazetesi”nin yaydığına göre, İzmit Körfezi’ndeki alev topu, denizin içinde bulunan ve lava benzeyen madde, Altıncı Filo’nun gelişi, bir Rus araştırma gemisinin depremden iki saat sonra Marmara’ya girişi, bir Amerikan heyetinin Tsunami olup olmadığını araştırmak için bölgeye gelip dalış yapması, Amerika’nın fevkalâde yakın ilgisi, uzmanların yeni deprem olabilir uyarıları “depreme başka şeylerin karıştığı” sanılarını arttırıyormuş.

Tabii böyle anlarda insan beyni “normalden çok farklı” çalışıyor. Hele bizim gibi pekçok işe şeytanın karıştığı ülkelerde bu tür “paranoyak” düşünceler ortaya çıkıyor.

Çıkmakla da kalmıyor, bir sürü insan inanmasa da “Valla neden olmasın?” sorusunu soruyor. Olabilir mi?

Buraya kadar “fısıltı gazetesi”nin yayınlarından derlenen bilgileri okudunuz. Peki gerçekten böyle bir bomba olabilir mi, olsa bile bunu kim, hangi amaçla ve Türkiye’nin kalbine atacak cesareti nasıl kendinde bulur?

Filmdeki gibi “cani bir bilimadamı” olması mümkün değil. Bu silahı elinde tutan bir devletin şu ya da bu nedenle bunu yapması da günümüz dünyasında mümkün olamaz.

Geriye bir tek “yanlışlık” ve sanal hedef olarak da İzmit Körfezi’ni nişanlıyor. Ama ne oluyorsa oluyor, sistem devreye giriyor. Ondan sonrası malum.

Uçuk gibi geldi size de değil mi? Bana da öyle.

Amaaa, Ege Denizi’nde bir Amerikan gemisinin, dünyanın en gelişmiş teknolojisi ile denetlenen ateşleme sisteminin, “yanlışlıkla” devreye girdiğini ve gidip bir Türk savaş gemisini, en önemli noktasından vurduğunu, pekçok Levendimizin ŞEHİT olduğunu da unutamıyorum bir türlü.”

0 Comments:

Post a Comment