Hıristiyanlığın İç Yüzü
Çağımızda bilim ve teknolojinin öncüleri olan Hıristiyanlar atomun, hücrenin iç yapısını, çekirdeğini ve çekirdeğin iç yapısını didik didik araştırdıkları gibi,
Aynı duyarlılığı din konusunda da gösterseler ve ön yargıdan arınmış sağ duyuları ile bir de dinlerini araştırsalar!...
Gerçekte hak din olan Hıristiyanlığın, yüzyıllar boyunca bozula bozula ne hale geldiğini ve gerçek din ile bir ilgisinin kalmadığını göreceklerdir.
Çünkü Allah katındaki hak dinlerin ortak temel ilkesi tevhiddir. Yani Allah birdir, O'ndan başka ilâh yoktur.
Yüce Allah kainatta (evrende) öyle bir denge-düzen kurmuş ki, bir tek varlık bu denge-düzenin dışına çıkamaz, kendiliğinden başka bir düzene geçemez ve kesinlikle yüce Allah'a eş, ortak olamaz.
Ayrıca Allah katındaki hak dinler, ortak tevhid inancından sonra iki temel kaynağa dayanırlar:
(a) Yüce Allah tarafından görevlendirildiği mücizelerle kanıtlanan hak peygamber,
(b) Yüce Allah tarafından peygamberlere indirilen ilâhî kitap.
Hıristiyanlıktaki peygamberlik inancına baktığımızda!..
İlâhî bir mucize olarak babasız dünyaya gelen Hazret-i Îsâ'ya Allah'ın oğlu diyen ve O'nu ilâhlaştırıp Allah'a ortak koşan Hıristiyanlar, Hazret-i Îsâ'nın peygamberliğine inanmamakta ve O'nu peygamber olarak kabul etmemektedirler.
Çünkü bir peygamber ilâh olamayacağı gibi, gerçek ilâh da peygamber (yani elçi) olamaz.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Meryem oğlu Mesih (Hazret-i Îsâ), ancak bir peygamberdir. O'ndan önce nice peygamberler gelip geçti. Annesi de sıddıkadır. Her ikisi de yemek yerlerdi." (Mâide, 75)
Hazret-i Îsâ'yı ve annesi Hazret-i Meryem'i ilâhlaştıranlara yüce Allah şöyle buyurdu:
"Hazret-i Îsâ, ancak bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler gelip geçti. Peygamberlerden her birinin farklı özellikleri ve farklı mucizeleri olduğu gibi, Hazret-i Îsâ da ilâhî bir mucize olarak, babasız dünyaya geldi.
Annesi Meryem de, Allah yolunda gerçek sadıklardan (doğrulardan) dır. Ancak, ilâh olmayıp insan oldukları için, ikisi de yemek yerlerdi."
Diğer canlılar gibi dünyadaki yaşam koşullarına bağımlı oldukları için,
Havayı soluyan, suyu içen, çeşitli gıdaları yiyen, bunları iç organlarında sindirdikten sonra, kalın bağırsağında biriken artıkları gidip tuvalete boşaltan ve eli ile edep yerlerini temizleyen kişi,
İlâh ya da Allah'ın oğlu olur mu?
Hazret-i Meryem'in döl yatağında yatan ve sonra mahrem yerlerinden geçip, dünyaya gelen kişi,
İlâh ya da Allah'ın oğlu olur mu?
Hangi akıl, hangi mantık, hangi sağ duyu bu saçmalığı kabul eder ve hangi vicdan bu sapıklığı onaylar?
Hazret-i Îsâ'nın dünyaya babasız gelişine baktığımızda!
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Kesinlikle Allah katında Îsâ'nın örneği, Âdem'in örneği gibidir. O'nu (Âdem'i) topraktan yarattı. Sonra O'na 'ol' dedi (ruh verdi) O da (insan) oluverdi." (Âl-i İmrân, 59)
Babasız dünyaya gelen Hazret-i Îsâ'ya Allah'ın oğlu diyen ve O'nu ilâhlaştırıp Allah'a ortak koşanlara, yüce Allah Hazret-i Âdem'in yaratılışını örnek veriyor.
O'nu (Âdem'in bedenini) topraktan yarattı. Sonra O'na ol dedi (ruh verdi) ve O da hemen canlı bir insan oluverdi.
Yüce Allah'ın madde âlemindeki canlılar için koymuş olduğu üreme kanunlarına bütün canlılar uyma zorunluluğunda olmakla birlikte,
Yüce Allah kendi koymuş olduğu kanunlara uyma zorunluluğunda değil ki!..
Dilediği varlıkları, dilediği an farklı yöntemlerle yaratır.
Hazret-i Îsâ'yı farklı bir yöntemle babasız yaratan yüce Allah, Hazret-i Âdem'i de daha farklı bir yöntemle, hem annesiz hem de babasız yarattı.
İlk insan olan ve annesiz, babasız yaratılan Hazret-i Âdem'e tek bir kişi Allah'ın oğlu ya da İlâh diye tapınmadığı ve yüce Allah'a ortak koşmadığı halde,
Hazret-i Îsâ'ya Allah'ın oğlu diyen ve O'nu ilâhlaştırıp yüce Allah'a ortak koşanlar, gerçekten apaçık bir sapıklığın içindedirler.
Ve yüce Allah şöyle buyuruyor:
"And olsun ki, Allah üç'ün (üç ilâh'ın) üçüncüsüdür diyenler kâfir oldu. Gerçek şu ki, bir tek ilâh (olan Allah)'tan başka ilâh yoktur." (Mâide, 73)
Hazret-i Îsâ gibi ulûl azim bir peygamberi ve Rûhu'l-kudüs (kutsal ruh) gibi mukarreb bir meleği ilâhlaştırıp Allah'a ortak koşanlar, müşrik oldukları için Allah katında kâfir sayılmışlardır.
Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil'e gelince!..
30 yaşında peygamber olan ve 33 yaşında göğe kaldırılan Hazret-i Îsâ'ya, 3 yıllık peygamberlik döneminde, çok az sayıda kişi iman etmişti.
Hazret-i Îsâ'nın göğe kaldırılışından sonra etrafa dağılan havâriler, Yahudîler'in ve Romalıların ağır baskısından dolayı, o dönemde hak din olan Hıristiyanlığı gizlice yaymaya çalışıyorlardı.
İnsanları gizlice Hıristiyanlığa davet eden havariler, İncil'den bölümler okuyor, bunların yorumunu yapıyor, Hazret-i Îsâ'nın sözlerinden, yaşantılarından örnekler veriyorlardı. Ayrıca kendileri de bazı öğütlerde bulunuyorlardı.
Hıristiyanlığı kabul edenlerden bazıları, havarilerden dinlediklerini, yani İncil'den okunan bölümleri, bunların yorumlarını, Hazret-i Îsâ'nın söz ve yaşantılarından örnekleri ve havarilerin öğütlerini karmaşık bir şekilde yazmaya ve yazdıkları bu kitaplara İncil adını vermeye başladılar.
Sonradan gelenler, kulaktan duyma her çeşit hurafe ve efsaneleri de bunlara ilave edince, birbirinden farklı ve çelişkili yüzlerce kitap (İncil) ortaya çıktı ve kitap kargaşası başladı.
Miladî 323 yılında Roma İmparatoru Konstantin'in Hıristiyanlığı kabul etmesi ile Hıristiyanların üzerindeki devlet baskısı kalktı ve Hıristiyanlık Roma Devleti'nin resmî dinî oldu ama,
Kitap kargaşası ve ondan kaynaklanan inanç ve ibadet kargaşası devam ediyordu.
Kitap kargaşasına bir çözüm arayan Konstantin, milâdî 325 yılında, yani Hazret-i Îsâ'nın göğe kaldırılışından 292 yıl sonra, İznik'te papazlar kurulunu topladı ve onlara, yüzlerce İncil'in arasından birini gerçek İncil olarak seçmelerini emretti.
Hıristiyanlığı kabul ettiği dönemdeki karmaşık koşullar nedeni ile Hıristiyanlığın öz kaynağına inemeyen ve hak dinlerdeki ortak temel ilkeleri bilmeyen Konstantin,
Kıyamete kadar devam edecek bir yanlışı başlattı ve ilâhî vahye dayanan bir görevi, sıradan birer insan olan papazlara verdi.
Peki, papazlar kurulu ne yaptı?
Ya da ne yapabilirlerdi ki!..
Peygamber değillerdi ki, gelen vahye göre hareket edip gerçek İncil şu ya da bunların içinde gerçek İncil yok diye kesin karar verebilsinler!
Önlerinde gerçek İncil yoktu ki, aynısını ya da ona en yakın olanını tercih etsinler!
Papazların işi gerçekten zordu. Ancak büyük Konstantin denilen koskoca Roma imparatoru emir vermişti.
Papazların tek seçeneği vardı. Duygusal yaklaşımla hareket edip İncillerden birini seçmek ve sonra, gerçek İncil bu diye ilan etmek.
Tek İncil üzerinde anlaşma sağlayamadılar ama, içlerinden Matta, Luka, Markos ve Yuhanna'ya ait olduğu iddia edilen dört İncil'i, Gerçek İnciller diye ilan ettiler.
İznik'te toplanan papazlar kurulu işin içinden sıyrılmıştı ama bu kurulda bulunmayan papazlar ve Hıristiyan kamu vicdanı tatmin olamamıştı ve kitap kargaşası devam ediyordu.
Hıristiyan kamu vicdanının tatmin olmaması üzerine, 364 yılında Laodiese'de ve 387 yılında Kartaca'da toplanan kurullarda, bu işe bir çözüm arandı ve İncil'ler üzerinde değişiklikler yapıldı, yine başarılı olunamadı.
Artık iş çığırından çıkmış ve papazlar yetkilerini aşmışlardı. Peygamberlerin bile ilâhî kitaplar üzerinde en küçük bir değişiklik yapmaya yetkileri olmadığı halde, İncil adı verilen kitaplar, papazların oyuncağı olmuştu.
Sonra, İstanbul'da, İzmir'de, Aydın'da, Efes'te ve Kadıköy'de toplanan kurullarda da İncil'ler üzerinde değişiklikler yapıldı, kesin bir çözüm arandı, tabii ki başarılı olunamadı, olunamayacak ve Konstantin'in başlattığı bir yanlış Kıyamet'e kadar devam edecek!...
Atalarımız, "zararın neresinden dönülürse, kârdır" demişler.
Bugünkü Hıristiyan dünyasına baktığımızda, onların manevî zarardan dönme niyetinde olmadıklarını görüyoruz!
1947 yılında Kudüs yakınlarındaki bir mağarada o yörede hayvanlarını otlatmakta olan çobanlar tarafından, bir küp içinde el yazması İncil bulunmuştu.
Hıristiyan dünyasına bomba gibi düşen bu haber, bütün gazeteler tarafından, hem de sür manşetten, "Gerçek İncil bulundu" diye kamuoyuna duyurulmuş ve haftalarca Hıristiyan dünyasının gündeminde kalmıştı.
Dünya Kiliseler Birliği derhal bunu incelemeye aldı ve sonra. Evet sonra birden sır oldu ve karanlığa büründü.
Neden mi?
Çünkü Hıristiyan dünyasının ve özellikle kiliselerin gerçek İncil'e uyum sağlamaları ve ilâhî emirler doğrultusunda yaşamaları çok zordu. Özellikle son peygamberle ilgili ilâhî emirler onları ürküttü.
Yalan da olsa, yanlış da olsa papazların düzenlediği İncil'leri, gerçek İncil'e tercih ettiler ve manevî zarardan geri dönemediler.
İşin en ilginç ve çarpıcı yönü ise!..
Kendi iç sorunlarını çözüme kavuşturamayan ve ellerindeki İncil'lerin gerçekten ilâhî kitaplar olduğunu vicdanen kabullenemeyen Hıristiyanlar,
Ne yazık ki kurdukları gizli misyoner teşkilatları ile, ellerindeki bozuk ve uydurma İncil'leri İslâm ülkelerine ihraç etmeye ve müslümanları Hıristiyanlaştırmaya çalışıyorlar.
Gülünç ama, gerçek. Atalarımız ne güzel demişler; "Kendisi muhtâc-ı himmet, nerde kaldı gayre himmet".
Hıristiyanlara samimi bir uyarım!
Gerçek olduğuna inanamadığınız İncil'lerin baskısı ile uğraşacağınıza ve onları İslâm ülkelerinde gizlice pazarlayacağınıza...
Gelin, ilm-i Arapça'yı çok iyi bilen kişilerin ve bilim adamlarınızın katılımı ile bir komisyon oluşturun ve bu komisyonda, son ilâhî kitap olan Kur'ân'ı (meal ve çevirilerinden değil) aslından inceleyin!...
Kur'ân'ın, gerçekten ilâhî kitap olduğunu görecek, her aradığınızı onda bulacak ve ruhsal açıdan tatmin olup, inşâAllah iman edeceksiniz...
Sakın ha! Putçulukta inatla direnen müşrikler gibi, "biz babalarımızı bu yolda bulduk, onların izinden gideriz" demeyin!
Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Ya babaları bir şey bilmiyor ve yanlış yolda iseler!" (Mâide, 104)
Evet, ya babalarınız bir şey bilmiyor ve yanlış yolda ise?
Modern fiziğin kurucusu İtalyan bilim adamı Galileo'yu, dünyanın döndüğünü söylediği için aforoz edip zindana attıran papa ve papazlarınız da bir şey bilmiyor ve yanlış yolda iseler!...
Son ilâhî kitap olan Kur'ân ise, Galileo'dan bin küsur yıl önce, "Ve küllün fiy felek'in yesbehûn." (Yasin, 40) âyeti ile, yalnızca dünyanın değil, ayın ve güneşin de yörüngelerinde döndüğünü haber veriyor.
tomorhoca.com
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
International
Resim
Haber
Pictures
Bilder
Makale
Video Seyret
Belgesel
Sağlık
Cihad
Hikaye
Hz. Muhammed
العربيه
Film İndir
Wallpaper
Tasavvuf
E-Kitap
Documentary
Kur’an-ı Kerim
Klip
Eğitim
Dokumentar
Mp3
Program
Dini Bilgiler
Çizgi Film
Ebook
Movie
Ahir Zaman
News
Software
Biyografi
Programm
Sohbet İzle
Verschiedenes
Video Clip
Video Klip
Edebiyat
Film Seyret
Français
Others
E-Buch
Torrent
Русский
Quran
فارسی
English Lectures
Español
Koran
Cep Telefonu
Diğer
English Mp3
Musik
Tavsiye Site
Sesli Kitap
Shqip
日本語
Beitrag
Bahasa Indonesia
Suomi
മലയാളം
Bahasa Melayu
Dutch
Italiano
Lietuvių Kalba
Maranao
Mobile
Norsk
Português
Svenska
Čeština
Азәрбајҹан
Українська
български
түркмен
اردو
الروهنجيا
ภาษาไทย
0 Comments:
Post a Comment